Arkam Önüm, Sağım Solum Sobe !…

“Düşünüyorum da ;

Bizler büyüyerek çocukluk etmişiz.”

                                       Turgut Uyar

Arkam, Önüm, Sağım, Solum Sobe…

 

Zaman, öyle akıp giderken, ardından koşsak da; yakalamak neredeyse mümkün olmuyor. Elimizle tutmak, durdurmak da olmuyor…  Bir devir daimdir sürüp gidiyor… 

Kim müdahale edebilir ki bu döngüye yaratan da başka?…

Zamanla ip atlayıp, sek sek oynarken aldığımız zevk, körebe ve saklambaçtaki heyecan bile yitiyor.

“Arkam, önüm sağım solum sobe!..”

Yazın sıcağı, kışın soğuğu işlemez sokakta oynayan çocuklara ”Tek endişeleri erken sobelemek  ya da birini yakalayabilmektir sadece.

Anne babanın koruyucu kanatları, sıcak yuva, hazır yemek, sıcak yatak renkli rüyalar… Memleket meseleleri yok, hayat vursa, yansa yıkılsa cümle cihan kimin umurunda? Maaşlara zam olacak mı? Bu ay bütçede açık mı var?… Yağmur yağmış, kar çok olacakmış, yakıt yetecek mi tasası yok.

Kapıdaki kediyi kovalamak, kuşlara yem atmak, evlerin kapısından ayakkabıları çalan yavru köpeğe eşlik etmek…Uçsuz bucaksız bir göğün altında alabildiğine uçurtmanın ipine asılarak onu göğe yükselirken izlemek…

Yatağa uzanıp, başının altına kavuşturduğu ellerini gevşetip; büyüyünce ne olacağına dair hayaller kurmak; … Kah pilot olup gökyüzünü sahiplenmek, kah doktor olup hastaları tedavi etmek, kah anne olup bebeklerini doyurmak isterken geçip gidiyor zaman… 

Her şey hayallerdeki kadar kolay olsaydı keşke, uçurtmanın ardına takılıp uçuverseydi tüm sıkıntılar göğe, ellerin kavuşturulup başın altına konulduğunda kurulan hayaller geri gelse, acılar, yakan top oynarken çarpan topun acısı kadar olsa, sek sek oynar gibi atlayıverse tüm çocuklar her derdin üzerinden. Evcilik oynar gibi pür neşe geçse hayat.

Küçükken, hayaller kurup büyümek isteyen çocuklar; büyüdüklerinde, yeniden hayal kurup çocuk olma şansına sahip olsa; büyüyerek çocukluk ettiklerinin farkına vararak ve belki de hayata sobelendiklerini anlayarak, daha bir sıkı  sarılırlardı eminim kadrini kıymetini bilemedikleri çocukluklarına…

Zira artık ne o çocuklar ne de çocukluklar kaldı elimizde. Sokakta oynamak, komşunun evine gitmek, tanımadığın insanların yanından geçmek bile kâbus oldu. Eskiden komşularımıza emanet edilirken şimdi en yakınlarımız bile zarar verir oldu!

Sadece çocuklar değil, tüm çocuklukar taciz edilen! Atlanan ip, oynanan sek sek kurulan tüm çocukluk hayalleri…

Kör olan ebe değil; insanlık!

Yakan top oynarken yakalanan her topla kazanılan canlar yitip giden çocukları yeniden döndürse keşke hayata, göğe yükselen topu yakalayıp “istop” diyen çocuk, sadece topu değil hayallerini de tutsa keşke yeniden…

Keşke çocuk bedenleri sadece yine mahalle arasındaki çamura düşmekten kirlense. Art niyetli insanların elleri kirletmese çocukları ve çocuklukları.

Keşke, yeniden yakalayıp sobelesek o tertemiz çocukluk günlerini de şimdiki çocuklar da tutup hiç bırakmasa!

Keşke…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir