BİL Kİ…

Tam otuz bir yıl olmuş birbirimize son kez el sallayalı…

Bir ağustos sabahıydı. Sen, kutsal topraklara gidecek olmanın heyecanıyla kanatlanmış uçuyorken ilk kez kanatlarının altında olamadığım için üşüyordum ben.

Uçak seyahati henüz bu kadar yaygın ve uygun değildi. Sen, yeni çıkan klimalı -ki zamana göre konforlu sayılan- otobüsün içinde otururken -üfleyen klimanın serinlettiğini işaret ederek- gülümsüyordun. Sen gülümseyince, güller açıyordu benim yüzümde. Sen iyiysen, iyiydim çünkü ben de. Bütün Hacı adayları aynı heyecanla otobüsün penceresinden bakıyor, el sallıyorlardı otobüs hareket ederken sevdiklerine.

Ben sadece o koca pencerenin içinde oturup el sallayan seni anımsıyorum… Bana kalan o son kare fotoğrafını, öyle çekmiş zihnime yaradan.

Sensiz ilk Kurban Bayramını yaşadık 86 yılının yazında. Cep telefonları da yoktu o zaman. Fırsat bulup arayabildiğinde seninle kilometrelerce uzaktan konuşmanın heyecanını ilk o zamanlar yaşamıştım. Çünkü sen, öyle uzun süre beni bırakıp gitmezdin hiç. Alışık değildim yokluğuna…

O sabah, seninle son kez konuştuğumda, duyduğum sesin hâlâ kulaklarımda. “Bu akşam yola çıkıyoruz, kızım.” diyordun mutlulukla. Sevincimin kursağımda kalacağını bilemeden ne çok sevinmiştim hasretimizin biteceğine.

Oysa sen, bir rüya görmüştün. Sabah niyetine, rüyanı yanındaki arkadaşlarına anlatırken “Üniversite sınavına girip birincilikle kazanmışım.” derken kabul olan hacılığını müjdelemişti meğer sana Allah.

Seni en çok ben sevdiğimi düşünürdüm ya, meğer Yaradan daha da çok sevmiş seni bilememişim babam.

O öğle vakti, yorgun kalbin son vuruşunu yaparken, yemyeşil olmuş bulutlar. Göğün aldığı rengi tarif bile edemiyor orada bulunan insanlar.

Biliyor musun, bana verdiğin sözü ilk kez  tutamıyordun o gün…

Hani sabah “Yola çıkıyoruz kızım.” demiştin ya!  İşte sen, o gün yola çıkamazken; ben, sensiz devam etmek zorunda kaldım hayat yolculuğuma.

Sen dönmedin ama senden yadigâr tanıdık, tanımadık o kadar çok insan dönüp çaldı ki kapımızı…

O koca yüreğine kimleri sığdırmışsın ve o kadar insanın yüreğine ne zaman girmişsin?

Ne çok insana el uzatmışsın bizim haberimiz olmadan.

Hep gurur duydum seninle. “Babasına ne kadar benziyor.” dediklerinde duyduğum mutluluğu anlatamam. Biliyorum, her kız evladı için babasının yeri bir başkadır. Ama benim için sen bambaşkasın babam. Senin kızın olmak da işte bu yüzden bambaşka.

Bu dünyadan ayrılmadan önce, ruhuma serptiğin tüm iyilikleri, güzellikleri yeşertmeye çalışıyorum o günden beri. Senin gibi olamasam da olmak için hep gayret ediyorum. İçimdeki çocuğu hiç büyütmüyorum, elimi bırakma diye. Gerçekte elimi tutamasan da ruhlarımızın hep el ele olduğunu hissediyorum. Geçen onca seneye rağmen hâlâ aynı çocukluk heyecanıyla sen de benimle gurur duy istiyorum. Çünkü bir gün seninle yine buluşacağımızı çok iyi biliyorum…

Ve bil ki 31 yıl önce bana el salladığın o meydanda ben, hep seni bekliyorum…

 

 

 

 

Paylaşın herkes okusun ;

Bir yorum

  • Besire Ayaz Şen

    Canımmm ya şu an ağlıyorum.Geçmiş dün gibi gözümün önünde canlandı.Dönüp geriye baktığımda(Gidişini bende unutamam.Sanki bir kuş misali ,uçtu) çocukluğumdaki sevgi dolu güzel yürekli amcam,bu günleri yaşasaydı nasıl gurur duyardı güzel kızıyla.Kader diyelim.Bende güzel kuzenimle gurur duyuyorum,yazılarını beğeniyorum,merakla okuyorum,eline yüreğine sağlık.Devam ?Sevgiler,çok Öpüyorum ??❤️?

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir