KARAR

Yoğun bir seçim sürecinin ardından yaşananları siyasi boyutundan farklı olarak bir de sosyal boyutuyla incelemek gerekir. Aslında bir karar verme mekanizmasının nasıl çalıştığını ve bu mekanizmaya nelerin, nasıl etki ettiğini ve insanların bu süreçten nasıl etkilendiğini düşününce, karar verme ve eleştirel düşünme yeteneğinin, insanlar için ne kadar önemli olduğuna bir kez daha tanık olduk sanırım.

Karar verme, demokrasinin bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi ile birlikte küreselleşen dünyada karşılaşılan birçok yeni fikrin şekillenmesi noktasında, toplumu oluşturan bireyler için önemli bir olgudur.

Karar verme, verilecek kararın farkına varılması ile başlayan ve kişilerin bu durum karşısında ne zaman ve nasıl davranacağını ortaya koyması ile nihayet bulan bir etkinliktir.

Karar verme davranışı, birbirini izleyen evrelerden oluşan bir süreç olarak düşünüldüğünde duygusal ve mantıksal iki faktörden oluşur. Kişi kararını verirken olaylara duygusal hassasiyetiyle yaklaşarak konuya vakıf olduğu ölçüde düşüncelerini şekillendirir. Duygusal düşünce tarzı, kişinin karar vermesi noktasında ahlaki değerleri, gelenek ve göreneği, kişisel faydalarını, isteklerini, etrafındaki insanların onun düşüncesine sözlü müdahalelerini vb. etmenleri içerirken; mantıksal faktörlerde ise kişinin okudukları, araştırdıkları, kanunlar, yasalar, analizler, sentezler, istatistikler sonucunda devreye giren mantık süzgecinden bahsedebiliriz.

Tüm bu faktörler, toplumları oluşturan bireylerin üzerinde birer “Karar etkileyici mekanizma”  olarak görev yaparken demokratik toplumların okur-yazar ve eğitimli insan oranları toplumsal kararların alınması noktasında çoğunluğun verdiği kararda olumlu yönde rol oynar.

Eğitimli, kültürlü, bilgili,  özgüven sahibi insanların oluşturduğu toplumlarda realist bir düşünce yapısı öne çıkarken; özgüven yoksunu, okumayan araştırmayan duygusal insanların oluşturduğu toplumlarda daha realiteden uzak kararlar alındığı dikkate şayan bir durumdur.

Bu sebeple kanaatimce günümüzde hızla gelişen teknoloji ve değişen dünya şartlarına uygun olarak; kendini iyi tanıyan, bireysel ve toplumsal gelişmeye önem veren, düşünen, sorgulayan, araştıran, akılcı kararlar alan ve eleştirel düşünme gücüne sahip nitelikli insan gücüne ihtiyaç giderek artmaktadır.

Peki o zaman eleştirel düşünme gücü nedir?… Yazılı kaynaklara baktığımızda eleştirel düşünme; analiz, yorumlama, değerlendirme, sonuç çıkarma, açıklama ve kendi kendini kontrol etmeyi kapsayan bilişsel bir süreç olarak tanımlanmaktadır.

O halde sahip olduğumuz geleneksel yapıya baktığımızda; aile içinde geliştirilemeyen eleştirel düşünme gücünün, eğitimle kazandırılmasının büyük bir ihtiyaç olduğu her geçen gün daha hissedilir ölçülerde karşımıza çıktığı aşikârdır.

Bu durumda toplumsal ve sosyal bir varlık olan insanın mutlaka yaşadığı topluma borçlu olduğu şey; karar vermeden önce eleştirel düşünme yeteneğine sahip olması gereğidir. Buna başta aile hayatı olmak üzere; sanat, siyaset, spor, kültür hangi alanda olursa olsun mutlaka  ihtiyaç vardır…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir