VİCDAN “SIZ”

 Bu bir yazgı değil… Hayır; olamaz, olmamalı… Bu bir eğitim meselesi bile değil özüne inildiğinde… Bu bir vicdan meselesi…

Vahşi doğada çekilen belgesellerde izlemişsinizdir. Yavrusunu koruyan, besleyen, ayakları üzerinde durabilecek seviyeye gelene kadar anne şefkati, baba korumacılığı altında büyüyen yavruları… En soğuk en ürkütücü bulduğunuz hayvanlarda bile var olan bu sımsıcak duyguları izlerken yüreğiniz ısınmıştır belki. Allah’ın yarattığı tüm mahlûkatta anne-babalarda var olan doğal hislerden bahsediyorum. Sevgi, merhamet, koruyuculuk, sahiplenme, acıma… ve daha nice benzeri tarifsiz duygulardan bahsediyorum.

Sonra durup düşünüyorum 11’inde,13’ünde,15’inde… başlık parası uğruna ya da başka nedenlerle evlendirilen; – bir kadın ve bir kız çocuk annesi olarak ne yazık ki utanarak, içim sızlayarak söylediğim- satılan çocukları, çocuklarımızı…

Çoğu zaman eğitimsizlik, cahillik olarak nitelendirdiğimiz bu elim durum karşısında işte o belgeseller geliyor aklıma… Vahşi doğadaki hayvanlar âleminde bile var olan bu vasıflar karşısında nasıl oluyor da insanlar âleminde bir anne, bir baba evladını daha ayakları üzerinde durabilecek bir yaşta değilken üstelik de kendilerinden bile büyük adamlara tabir yerindeyse peşkeş çekebiliyor ?…

Dilim varmıyor bu utanç verici yürek sızlatan sözleri sarf etmeye…

Bunu bir insan, hem de bir anne, bir baba yapamaz diyorum… Diyorum ama duyduğumuz yüzlerce çocuktan biri olan Hatice’nin dramı geliyor hemen aklıma… On üçünde para karşılığı zorla, kendinden büyük bir adamla evlendirilen Hatice’nin dramı… İçim acıyor… Bu adama 2 yıl dayanabilen küçük Hatice kaçıp ailesinin yanına sığınmışken kuzenlerinin tecavüzüne uğruyor ve o malum durum… Hamile kalıyor… Hatice’nin cesedi bir süre sonra bir çayda bulunuyor… Ölüyor, öldürülüyor… Ne derseniz deyin gencecik bir insanın hayatı karartılıyor… Asıl suçlu ??!!…

Dünyaya çile çekmek için gelen bir insan, sanki çilesini dolduruyor ve göçüp gidiyor… Çok normal bir durummuş gibi… Cesedi günlerce morgda bekleyen Hatice’ye ailesi bile sahip çıkmıyor ve çileli ama kısacık bir ömür kimsesizler mezarlığında belki de huzura kavuşuyor.

Bu insanlık değildir. İnsan kisvesine bürünmüş bu mahlûkata birilerinin dur demesi gerekiyor artık. Bu namus değil alenen namussuzluktur. Cinayettir, katliam ya da vahşet… Adına ne derseniz deyin ama bu töre filan olamaz!.. Böyle bir kültürümüz yoktur bizim, böyle bir dinimiz de yoktur. Bizim dinimiz, kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü çağda kadını, anneyi baş tacı etmiş bir dindir. Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka kimsenin alamayacağı bir inancın ışığı altında dinimizin böyle bir emri olduğunu kim söyleyebilir?

Körleşmiş, sağırlaşmış, vicdansız insanların farklı kisvelere büründürdükleri bu mesnetsiz davranışların, bu duygu yoksunu insanların neslinin tükenmesi, bunların ıslah edilmesi için daha ne kadar genç kızımızın, çocuğumuzun eziyet görmesi, şiddete maruz kalması, hayatından olması gerekiyor?… Demek ki yapılanlar yetersiz, daha çok şey yapılması gerekiyor. Özellikle de evlatlarını bu duruma düşüren  vicdansız ailelere!…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir