• Genel,  Köşe Yazıları

    BABAMA SERZENİŞ

    Elinde olsa bırakmazdın elimi biliyorum… On beş seneye sığan çok güzel bir hikâyeydi bizimkisi. Rengini çaldığım gözlerinden bakarken bugün hayata, öğrettiğin gibi bardağın dolu tarafından bakmaya çalışıyorum. Ama çok üzgünüm, sanırım senin kadar başarılı olamıyorum… Dur, dur üzülme! Bu ne senin ne benim suçum. Sen doğruyu, güzeli, iyiyi öğrettin öğretmesine ama sen gideli çok şey değişti bu dünyada be baba! İnan anlatsam, şimdi bana bile inanmazsın. Dünyanın bu kadar kötü, insanların bu kadar zalim, bu kadar riyakâr olduğuna ikna olmazsın. Ama öyle oldu ne yazık. Dostluğun adı menfaat; menfaatin adı para oldu. Parayı veren Nasreddin Hocanın düdüğünü çalmakla kalmadı! Canım dediklerin yakmasın canını diye en çok onlardan sakındın mı bilmem…

  • Genel,  Köşe Yazıları

    BABAMA MEKTUP

    Sevgili Babacığım, Biliyorum çok uzaklardasın. Ama aramıza giren senelere inat, otuz iki yıldır, ben hep bıraktığın yerdeyim. Yüreğime serptiğin tohumları büyütüyorum şimdi. Hani iyi tohumları hiç yitirmek istemeyen bir çiftçi misali sürekli; evladıma, öğrencilerime etrafımdaki herkese serpmeye çalışıyorum o tohumlardan. Biliyor musun, sen gideli dünya çok değişti baba. İnsanlar çok acımasızlaştı. Hırsızlık, arsızlık, yolsuzluk, acımasızlık, kan ve vahşet sardı her yanı. Gün geçtikçe kararıyor dünya. İnsanlar, insanlığını yitiriyor. Aç gözlülük, tamahkârlık, maddi hırs, kasıp kavuruyor dört bir yanı. Sanıyorum sevmeyi unuttu insanlar baba… Hatta hiç bilmiyorlar belki de… Sevginin adı kaldı, içi boşaldı; tıpkı diğer tüm erdemler gibi. Sevgi, menfaatle özdeşleşti; vicdan, parası olana işler oldu. Namussa; sadece kadına mâl…

  • Genel,  Köşe Yazıları

    BİL Kİ…

    Tam otuz bir yıl olmuş birbirimize son kez el sallayalı… Bir ağustos sabahıydı. Sen, kutsal topraklara gidecek olmanın heyecanıyla kanatlanmış uçuyorken ilk kez kanatlarının altında olamadığım için üşüyordum ben. Uçak seyahati henüz bu kadar yaygın ve uygun değildi. Sen, yeni çıkan klimalı -ki zamana göre konforlu sayılan- otobüsün içinde otururken -üfleyen klimanın serinlettiğini işaret ederek- gülümsüyordun. Sen gülümseyince, güller açıyordu benim yüzümde. Sen iyiysen, iyiydim çünkü ben de. Bütün Hacı adayları aynı heyecanla otobüsün penceresinden bakıyor, el sallıyorlardı otobüs hareket ederken sevdiklerine. Ben sadece o koca pencerenin içinde oturup el sallayan seni anımsıyorum… Bana kalan o son kare fotoğrafını, öyle çekmiş zihnime yaradan. Sensiz ilk Kurban Bayramını yaşadık 86 yılının…