-
KORKULUK
KİLİM GAZETESİ/ BADEN-WÜRTTEMBERG, ŞUBAT 2021 Sıkı, sımsıkı tutun yüreğinizi, o giderse, sizden geriye boş bir beden kalacak çünkü! Bilmem yanlış mı düşünüyorum ama sadece ruhunu değil, yüreğini, vicdanını ve tüm benliğini yitirmiş akıl tutulmalarının yaşandığı bir zaman diliminden geçiyoruz. Bizi biz yapan, insanı insan kılan vasıflardan arınmış tarla bekçisi korkuluklara dönüştü insanlar. Üstelik şu meşhur çocuk masalı “Oz Büyücüsü”ndeki kalbini arayan teneke adam ve beyin isteyen korkuluk kadar bile farkında değiliz eksikliğimizin. İşte en kötüsü de bu belki. Eksikliklerimizin farkında olmamamız. Parası olan, yaşamak için ihtiyacı kadarına sahip olduğunun farkında değil, etrafında ihtiyacı olan bir sürü insan olduğunun, onlarla paylaşması gerektiğinin, cahil insan cahilliğinin, kalpsiz, duygusuz insan taş kalpliliğinin, vicdansız…
-
SEVGİ
“Sevgiyi, insanın kendi sevme gücü üretir.” Erich Fromm Mesele sevmek değil aslında; kime sorsam seviyor zaten… Ama nasıl? Sevmenin de şekli mi olur demeyin. “Hem severim hem döverim.” Sözüyle hemhal olmuş bir millet olarak hâlâ bu bağlamdaki söylemleri tasvip ettiğimiz yalan mı? Oysa “sevmek ve dövmek” kelimelerini aynı başlık altında yan yana getirmek bir yana; düşünmek bile yanlış. Evet, sevdiğimiz insanlar da hata yapabilir. Neticede insanız hepimiz. Konuşarak anlaşmak dururken, bir uzlaştırıcının yardımına başvurmak dururken, hak, hukuk kavramının timsali yasalar dururken dövmek de nedir? – Herkes sonsuza dek anlaşmak zorunda da değil üstelik “Ayrılık da aşka dair.” demiş şair.- Aslında dövmeyi de geçeli hayli zaman oldu. Artık hayatımızda neredeyse…
-
SEVDADAN GEÇME FASLINDAYIZ…
Aşkın, hangi surette gönlümüze düştüğünde değil manasını yitirip yitirmediğindeyim ben… Eksik sayfalar, yarım kalmış hikâyeler, aynı dünyada farklı kafalar… Aşk böyle bir şey; yalnızlıktan, özlemden, yarım kalandan beslenen bir şeydir aşk… Dikkat edin, en güzel aşk hikâyeleri hep, yoksunluktan, eksiklikten, hasretten beslenmiştir bu güne kadar. Mutlu biten bir aşk hikâyesinin devamını yazmaz hiçbir yazar. Acının, özlemin, çilenin bittiği yere kadardır asıl hikâye. Mitolojide aşk tanrısı diye tanıdığımız Eros’un en yakın dostlarına bakın: Pothos(özlem) ve Himeros (arzu)’dur. İstenen ama ulaşılamamış olandır… Kim bilir “evlilik aşkı öldürüyor” derken insanlar belki de bu gizli tılsımın nihayete ermesinden kaynaklanan bir durumu özetlemek istiyordur aslında belki de. Aşk; belki felsefik belki mitolojik belki de…