ÂDEM VE HAVVA’DAN BERİ

Avrupa’da yasaklar, insanlar daha özgür daha rahat yaşayabilsinler diye var .

Yasaklara karşı ilgi, yasak meyvenin cazibesine kapılan Âdem ve Havva ile başlamış insanoğlunda.

Peki, asırlardır değişmiş olabilir mi insan? Belki birçok konuda “evet” ama yasaklar konusunda HAYIR!

Avrupa, dışarıdan bakıldığında özgürlükler ülkesi gibi görünse de, tüm özgürlükler, başkalarının özgürlüğünün başladığı yere kadar burada.

Evet, ilk akla gelen, düşünce özgürlüğü elbet. Düşünmekte özgürsün alabildiğine; özgürsün özgür olmasına ama başkasına dokunmadığın sürece!

Aslında her konuda özgürlük tam da bu şekilde burada… Özellikle Almanya!

Disiplini ile tanınan Almanlar; belki de bu disiplini kuralcı olmalarına borçlular. Haddi hududu dâhilinde birçok şey serbest ama sakın ola bir kural ihlali yapmayın! Cezanın bini bi para…

Mesela, sınırsız hız yapılabilen otobanlar var Almanya’da. Bu, tüm Avrupa ülkelerinde olmayan bir özellik! Otoban da olsa, bir tahdit mutlaka konulur bizim ülkemizde de, Avrupa’nın bir çok ülkesinde de. Bu sebeple, Avrupalı hız tutkunları, süper lüks otomobilleri ile bu otobanlara gelip hat safhada adrenalin depolarlar bedenlerine. Mesela siz saatte 200 km hızla giderken ve çok hızlı gittiğinizi düşünürken, yanınızdan geçen şeyin rengini bile fark edemeden daha, gözden kayboluverir araç. Burada her şey tamam… Ancak hız sınırlaması olan yollar, gestapo subayı gibi bekleyen radarlarla donatılmış durumda. Bir ceza, iki ceza derken, çekirge bir sıçrar iki sıçrar misali bir de bakmışsınız ehliyetiniz elinizden uçuvermiş. Ya da bir kez kırmızı ihlali ikinci kez kırmızı ışık ihlali, bolca para cezası, derken Alman polisi “Gel bakalım!” der. “Kuralları bildiğin halde, üç kez çiğnemişsin. O halde senin aklından bir zorun olmalı. Alın bunu psikolojik teste! Bir bakalım akıl sağlığı yerinde mi?” derler. Bu sırada ehliyete de durumun vahametine göre el konulur.

Mesela alkollü araç kullananlar. Ehliyetlerine birkaç sene el koymakla iş bitse iyi. Bunlar, akıl sağlığından en çok endişe duyulan grup. Hele bir de yüksek promille yakalanmışlarsa! Onlara, ahret sualleri sorulan ve halk arasında “delilik testi” diye de adlandırılan bir testi geçme mecburiyeti getirilir öncelikle. Kişi bağımlı olmadığını ispat etmekle kalmaz akıl almaz sorulara da mantıklı cevaplar bulmak zorunda bırakılır. Şayet başarabilirse yeniden sil baştan ehliyet sınavı.

Anlayacağınız kurallar kesin, kati; cezalar, caydırıcı olunca yasakların baş döndüren cazibesi bir anda pırıltısını yitirebiliyor…

İnsanlar,ister istemez belli bir saygı çerçevesi içinde sakin, sabırlı, hoşgörülü olmayı öğreniyor. Kişisel hak ve özgürlüklerinin sınırını başkalarına zarar vermeyecekleri noktalara çekmeye alışıyorlar.

Kısa bir süre önce, yolda yürürken, sanırım Türkiye’den ziyaret amaçlı Almanya’ya gelen bir çiftin şu manidar cümlesi takıldı kulağımıza. Kadın, şaşkınlıkla sokakta yürüyen insanları işaret ederek yanında yürüyen ve kocası olduğunu tahmin ettiğimiz kişiye :

“Baksana, neredeyse herkes şortlu, istediği kıyafetle geziyor sokakta ama bir Allah kulu da dönüp bakmıyor bile!”

Şimdi, eskiden olsa “Nereden gelmiş bu kadın?” derdim ama sokak ortasında tacize uğrayan onca kadının başına gelenleri düşününce kadıncağızı da yadırgayamıyorum. Hatta şaşkınlığını hoş görüyorum.

Yasaklar, makul olmayacak kadar çoksa ve insan hak ve özgürlüklerini kişisel boyutta sınırlıyor ama evrensel bir mahiyet taşımıyorsa havada kalır, merak uyandırır, denenmek istenir. Denendiği takdirde alınacak ceza caydırıcıysa ancak bu eylemleri durdurabilir ya da asgari seviyeye düşürebilir.

Tıpkı kıyafeti, yaşam tarzı vb. nedenlerle hatta hiçbir sebep yokken bile kadınları taciz eden insanlar, normal karşılanmaya devam edildiği sürece olduğu gibi. Hele bir de bu kişiler caydırıcı cezalar almazlarsa, işin çığırından çıkıp cazibesini korumaya devam edebileceği gibi. Ama az önceki tarfik kurallarını ihlalle ilgili verdiğim örneklerde olduğu gibi suçlulara, caydırıcı cezalar verirseniz ve bunun gerekçesini insanların idrak edebileceği şekilde açıklarsanız, işte o zaman kurallar uyulmak için olacaktır.

Yasaklar, yasak olmaktan çıkıp, insanların hayatlarının akışında normalleşerek olması gerektiği şekilde yaşamın bir parçası haline dönüşecektir.

Anlayacağınız Avrupa’da yasaklar, insanlar daha özgür daha rahat yaşayabilsinler diye var.

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir