BABAMA SERZENİŞ
Elinde olsa bırakmazdın elimi biliyorum…
On beş seneye sığan çok güzel bir hikâyeydi bizimkisi.
Rengini çaldığım gözlerinden bakarken bugün hayata, öğrettiğin gibi bardağın dolu tarafından bakmaya çalışıyorum. Ama çok üzgünüm, sanırım senin kadar başarılı olamıyorum…
Dur, dur üzülme! Bu ne senin ne benim suçum. Sen doğruyu, güzeli, iyiyi öğrettin öğretmesine ama sen gideli çok şey değişti bu dünyada be baba! İnan anlatsam, şimdi bana bile inanmazsın. Dünyanın bu kadar kötü, insanların bu kadar zalim, bu kadar riyakâr olduğuna ikna olmazsın.
Ama öyle oldu ne yazık. Dostluğun adı menfaat; menfaatin adı para oldu. Parayı veren Nasreddin Hocanın düdüğünü çalmakla kalmadı!
Canım dediklerin yakmasın canını diye en çok onlardan sakındın mı bilmem ama bu zamanda yüzüne gülüp arkandan iş çevirenlerle doldu dünya.
İnsanlar, savaş olmadan da öldürüyor artık birbirini. Düşman belki de yanı başımızda.
Çocuklar ölüyor baba! Düşünebiliyor musun, suçsuz günahsız, masum çocuklar öldürülüyor…
Kadınlar, genç-yaşlı kadınlar… Acımasızca, bencilce kurban ediliyor.
Doğa katlediliyor, hayvanlar işkence görüyor. İnsanlar günden güne daha çok yalnızlaşıyor, yalnızlaştıkça da bencilleşiyor.
İklim krizi yaşıyoruz. Sular gibi, birçok canlının da nesli tükeniyor.
Küreselleşmenin gölgesinde koca dünya, küçücük bir köye dönüşüyor baba. Ama kapı komşumuzu tanımıyoruz maalesef.
Herkes her şeyi biliyor daha doğrusu bildiğini zannediyor yani yalancı filozof kaynıyor âlem. Anlayacağın ortalık bilginin sonsuzluğundan bihaber cahillerle doluyor. Yüzme bilsen de boğulmaktan kurtulamayacağın kadar… Hani eskiden az olan “Okumuş cahiller”e artık elini sallasan çarpıyorsun.
Zamanın ahiri geliyor sanırım baba.
İyi şeyler de anlatmak isterdim sana ama çok kalmadı onlardan elimizde.
Aile! Tek tutunduğumuz dal. Öğrettiğin gibi kutsalımız, tek koruyabildiğimiz. Yakın çevremizde kalan nesli tükenmekte olan birkaç iyi insan. Gerisi mi?
Ne sen sor ne ben söyleyeyim…
Yaşayacağımız 15 yıllık kısacık hikayeyi biliyormuş gibi; her şeyi ama her şeyi sığdırdığın, benim için her saniyesi kıymetli bir yazgının her sekansını o yüzden 35 yıldır sardırıp sardırıp başa, bir Yeşilçam filmi gibi izliyorum gözlerim nemli.
Her başa dönüşümde daha çok anlıyorum seni, demek istediklerini.
Şimdi diyeceğim için sakın kızma bana. Ama sen bilmezsin çünkü 15 yaşında babanı kaybetmedin hiç. Anıların gölgesinde yaşamadın, daha 15’inde en sevdiğin adam, baban bırakmadı seni ve babanın öldüğü yaştan hayata bakamadın çünkü onun kadar bile yaşayamadın.
Ama iyi ki hayatından hayat kattın baba. İyi ki babam oldun. İyi ki hayatıma, ruhuma dokundun. Zihnime yaktığın her bir mumun alevi aydınlattı yüreğimi, tüm benliğimi. Vicdanımı, insanlığımı ve maneviyatımı koruyabiliyorsam bir nebze senin sayende. Ruhun şad olsun baba. Bana, hayatıma kattığın her bir zerre için minnettarım sana.
Rahmet ve dua ile…
Ebediyete intikal eden tüm babalara rahmet hayatta olan babalara çocukları ile birlikte sağlıklı uzun ömürler dilerim…
2 Yorum
M.M
Çok duygulandım Hümeyra hanım. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Babalar hep haklı kalacaklar sanırım…
Nur Bakıcı Alardıç
Muhteşem olmuş