Bayram Cini

Gökkuşağının renkleri yağmurun son damlacıklarının arasından kafasını uzatmış, güneşin kollarında sımsıcak bir buğu olmuş yüreğime sızmaktaydı o sabah. Gözlerimin önünde uçuşan o sisin içinde Alaaddin’in sihirli lambasından süzülen cin beliriverdi birden. Elimden tuttu, birlikte süzüldük gökkuşağının üzerinden. “Şimdi aşağıya bak!” dedi.

Başımı eğdim, upuzun saçları beline doğru sarkmış küçük bir kız gördüm. Sabahın erken saatlerinde, gün ışımadan yatağından kalkmış, babasını ve erkek kardeşini, annesinin elinden tutmuş evin kapısında uğurluyordu.

Sonra odasına gidip yeni alınan elbisesini giydi büyük bir heyecanla. Saçlarını taradı, annesi, iki yandan ördü güzelce. Birlikte kahvaltı masasını hazırladılar özene bözene. Mis gibi ekmekler kızarırken, bir gün önceden açılmış tatlılar da geldi kahvaltı masasına. Tıkırdayan çaydanlığın buğusundan yayılan mis gibi bir çay kokusu kapladı evi. Eski çaydanlığın içine konan yumurtaların kaynama tıkırtısı da eklenince demlenen çayın melodisine, derinden derine bir musiki yankılandı mutfakta.

Babanın, bayram namazının ardından eve gelişi, ellerin öpülüp sarılıp kucaklaşılıp neşe içinde oturulan bir kahvaltı sofrasının etrafında toplanan aile üyelerinin gözlerinden okunan mutluluk… Neşeli bir sabah, keyifli bir kahvaltı ile başlayan bayram seramonisi… Ardından akraba ziyaretleri… vs.

Cin: “Ağlıyor musun?” diye sorduğunda nemlenen gözlerimi sildim belli etmeden. Özlemle izlediğim o manzaradan nasıl etkilendiğimi hissettirmemeye çalışarak. Oysaki o biliyordu o küçük kızın ben olduğumu. Bilerek götürmüştü beni oraya. Rüyamı o da görmüştü benimle. Onu yaşatmak istemişti belki de yeniden. Dilek dilememe fırsat vermeden. İki üç gün önce başlayan bayram hazırlıkları, arife günü yapılan mezar ziyaretleri yoktu tabii izlediğim o tablonun içinde. Hele “Arife suyu bir pirinç tanesi kadar büyütür…” sözünün tüm çocuklar üzerindeki etkisi de göz ardı edilemezdi. Her şey, bir pirinç tanesi kadar uzamak adınaydı…

Nerdeee o eski bayramlar dedirten o tabloya hasret yeni bir bayrama daha hazırlanırken şimdi, uyanacağımız bu yeni bayram sabahında eski duyguların yaşanmasını diliyorum yeniden.

Bilemiyorum çok şey mi bekliyorum bayramdan ama bayramı tatil olarak değil de, bayram olarak özleyerek beklediğimiz, tadını sonuna kadar çıkarttığımız bayramları özledim… Bayram ziyaretlerindeki, o doğallığı, sevgiyi, dostluğu, kardeşliği özledim. Bayramla birlikte evlere dolan o saflığı o sıcak bayram telaşlarını özledim…

Tamam, belki elimizde şeker torbası komşuları dolaşamayacağız ama gerçekten yediğimiz her şekerde o eski bayramların tadını almayı bekleyerek karşılayacağımız bu bayramda, herkese bayram tadında şekerler ve şeker tadında bayramlar diliyorum. Bayram cininin herkese geçmiş bayramların ruhunu üfleyeceği; kutlu ve umutla dolu bayramlar…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir