BAYRAM RUHU

“Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.”
                                                                                                        Heraclitus

İnsanlar, zaman daima bir şeyleri değiştirir der demesine ama aslında değişimin sebebi zaman değil, bizleriz. Nedense tüm yük, zamanın sırtına vurulur şu hayatta, o da sesini çıkarmaz devam eder yolculuğuna.

Peki sizce?

Zaman mı değişen? Takvim yapraklarındaki sayılar mı? Biz mi? Yaptıklarımız mı? Yaşantılarımız mı? Ruhumuz mu?

Hepsi bir yana ama lütfen, ruhumuz olmasın değişen!

Ruh, özdür. Özünü yitirmek; yani başka bir duruma evrilmek, dönüşmek, aslını yitirmekle alakalıdır. Diğer değişimler olağandır, yaşadığımız sürecin bir parçasıdır, olasıdır, olması gerekendir ama özün değişmesi, işte asıl mesele, olmaması gereken budur! Tıpkı bayramlarda olduğu gibi…

Şu an internette kullandığınız arama motorlarından birine “Ahhh nerde o eski bayramlar” yazın önünüze yüzlerce belki de binlerce yazı, söyleşi vb. materyal düşer eminim. Yaşınız orta yaş üstü ise içinizden sizde aynı duyguları geçiriyorsunuzdur eminim. Evet evet, kendimden biliyorum, ben de özlüyorum çocukluğumdaki bayramları. Ama hiç düşündünüz mü o özlemle yâd ettiğimiz bayramları alıp bugünün dünyasının ortasına bırakıversek aynı tadı bulabilir miyiz?

Hiç sanmıyorum…

Bayramlarda, tüm yazılı basın birleşir BAYRAM GAZETESİ adı altında tek bir gazete çıkartırdı. Gazeteciler bayram yapardı.

Tek kanallı televizyonda TRT, Bayram Özel Programı hazırlardı. Hep birlikte oturulup o seyredilirdi. Durun, kestim hayali… Şimdi fiber ötesi hızla bağlandığımız internet çağında medyayı böyle düşleyebildiniz mi?

Koyun kenara!

Bayramlarda mahalledeki tüm kadınlar bir araya gelir, tatlı, börek açarlardı. İmece usulü. Herkesin evine, malzemesine göre. Bayram temizliği, tatlı hazırlığı, günler öncesinden başlardı. Bugünün çalışan kadınına, hadi bunları yaptırmayı hayal edin…

Bayramlarda bütün dargınlar barışırdı. Bayramlara küs girilmezdi. Bayramın ruhuna tersti.

Şimdi bırakın, eşi dostu, akrabayı; kardeş kardeşe küs giriyor bayramlara. Buyurun barıştırmayı deneyin!

Ya çocuklar? Bayramın başkahramanları. Bugün her istediği kıyafete, ayakkabıya, oyuncağa, imkânlar dâhilinde ulaşabilen çocuklara (ekonomik şartları göz ardı ederek) “Bekle yavrum, bayramda sana kırmızı ayakkabı alacağız” ya da “Sana istediğin kıyafeti bayramda alacağız!” deyin bakalım. Bayramda alacağınız ayakkabıları “Tamam beklerim ne demek anneciğim, babacığım” deyip aldığınız zaman yastığının altına mı koyar “Ama arkadaşım ondan almış ben de o markadan istiyorum, bayramı bekleyemem!” mi der?

Şimdiki çocuklar, el öpünce, şekeri, çikolatayı, mendili bırakın, az para verdiğinizde bile verdiğiniz parayı beğenmez oldu artık.

Doyum noktası o kadar farklılaştı ki şimdiki jenerasyonun; dünya, tükettikçe tüketen insanlarla doldu. Tükettikçe doyumsuzlaşan, tükettikçe mutlu olma eşiği yükselen, yani kısacası doyumsuz ve mutsuz insanlarla doldu dört bir yanımız.

Ve bayram sabahları kalabalık ailelerin buluştuğu o bayram sofraları… Kim kaldı o sofrada? Haydi, dönüp bir bakın, birleştirilip uzatılmış bayram tatillerini fırsat bilen ve tatil beldelerine kaçan o yorgun insanlara! Kalabalık tatil mekânlarına inat, şimdi ıssız ve yalnız o sofralar.

Yani siz hâlâ o eski bayramları özlemle yâd etmeyin deyip; alıp tam ortasına koysak hayatlarımızın, inanın kaç beden küçük gelir şimdiki insanlara.

Tüm değişimi anlıyorum anlamasına, değişim dünyanın getirisi ama keşke özünü yitirmeseydi bayramlarımız.

O, birlik, beraberlik, kardeşlik, paylaşma duygusunun hazzını tadabilseydi çocuklarımız; bir gün bile olsa değerdi. Kutlama şekli değişseydi de özünü yitirmeseydi keşke bayramlar…

Avrupalıların Noel ruhunu canlı tutabilmek adına verdikleri mücadelenin yarısını biz de bayramlarımız için verseydik belki de biz de başarabilirdik. Onlar, yıllar içinde kutlama şekillerine farklılık getirmiş olsalar bile 7’den 70’e her çocuk, allanıp pullanmış o rengârenk dünyada, büyükleriyle o ruha aşina oluyor ya da olduruluyor.

Aramızdaki fark onlar özü yitirmeden el birliği ile sahip çıkıyorlar bayramlarına. Bizse umursamadan devam ediyoruz hayatlarımıza.

Bayramımız kutlu olsun…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir