BİHTER

Kısa bir süre önce dijital bir platformda vizyona giren BİHTER filmini izledim. Film bitince, şöyle durdum bir düşündüm “ŞİMDİ NE İZLEDİM BEN?” dedim kendi kendime. Buyurun aklımdan geçenler…

Bilindiği gibi Halid Ziya Uşaklıgil’in, Servet-i Fünun döneminde kaleme aldığı Aşk-ı Memnu romanı, edebiyatımızda batılı anlamda yazılan ilk roman örneği olarak kabul edilen toplumsal mesajlar verme kaygısı taşımayan değerli bir edebi eserdir. Yazıldığı dönemden sonra, beyazperdeye çeşitli tarihlerde aktarılmış her dönem, konusu itibariyle bir şekilde popüler kültürün ilgi odağı olmayı başarmış, kült bir eserdir.

Aşk-ı Memnu romanının konusu kimilerine göre Türk toplumunun bozulan değer yargılarına gönderme yapmak kimilerine göre birbirine yaşça uygun olmayan iki insanın evliliğine ve sonuçlarına dikkat çekmek kimilerine göre de yasak bir aşkı anlatmak olarak düşünülmüştür. Hatta edebiyat dünyasının önde gelen isimleri zaman içinde, romanın Nihal’ in mi, Bihter’ in mi romanı olduğunu bile tartışır.

Edebiyat dünyasındaki kişiler romanı bu şekilde tartışa dururken biz, çeşitli yıllarda ekrana dizi formatında yansıyan eseri, popülariteyi artıran Bihter ve Behlül’ ün aşk sahneleri üzerinden tanık olduğumuz reyting skalasına uygun senaryolar üzerinden izlemeye devam ettik.

Ve son olarak; hem roman olarak hem çekilen dizi versiyonlarıyla adından çokça bahsettiren bu eseri 2023 yılında Mehmet Binay, Caner Alper yönetiminde: Farah Zeynep Abdullah, Boran Kuzum, Osman Sonant, Helin Kandemir, Hande Ataizi gibi güçlü bir oyuncu kadrosuyla izledik.

Elbette Aşk-ı Memnu romanını veya senaryosunu yorumlamak için önce romandaki karakterlerden kimi merkez alacağımıza karar vermemiz gerekir. Bence de eserin adından da anlaşılacağı üzere (Aşk-ı Memnu: Yasak Aşk) eserin ana karakteri Bihter olmalıdır. Yani 2023 yılı yapımı Aşk-ı Memnu Uyarlamasına verilen isim bu durumda uygun bir seçim olmuş bence.

Yapım, yönetim, kostüm, oyunculuk… Büyük emekler harcanmış. Kostümler, mekân seçimi, çekimler gayet güzel. Senaryoda eserin ana karakterlerinin temel karakteristik özelliklerine bağlı kalınmış.

Mesela Bihter karakterinin kişiliğinde barındırdığı romana uygun şu bölümlere filmde hızlıca da olsa yer verilmeye çalışılmış:

  • Başta sadık ve namuslu bir kadın olma çabası
  • Adnan Beyle evlenme isteği onun zenginliği nedeniyle olduğu kadar annesinin kirli şöhreti yüzünden duyduğu iyi bir evlilik yapamama kaygısı
  • Başta Adnan Bey’in sadık eşi ve çocuklarına iyi bir anne olabilme çabası
  • Kocasına karşı kadınlık görevi olarak addettiği evle ve eş olma ile ilgili (cinsel münasebeti) görevleri yerine getirme çabası
  • Genç bir kadın olarak beklediği manevî doyuma ulaşamaması
  • Behlül’ün Peyker’e olan yaklaşımı
  • Bihter’in bunu gördüğü halde Behlül’e yaklaşması
  • Firdevs Hanım’ın kıskançlıkları, hayal kırıklığı
  • Nihal’in çocukluktan genç kızlığa geçiş evresi, yaşadığı yalnızlık ve duygusal boşluk ( biraz yavan kalsa da…)
  • Bülent’in hiçbir şeyden haberi olmadığı için üvey annesine duyduğu sevgi
  • Hizmetçilerin evi terk etmesi, Bihter’in mürebbiyeyi kovması

Ama tüm kitaba bağlı yaşananlara rağmen, ölüme meydan okuyan bir Bihter’le gelen farklı bir son…

Elbette senarist, uyarlamasında kitaba bağlı kalmak zorunda değil. Farklı dokunuşlarla esere yeni izdüşümleri katabilir, eseri zenginleştirebilir. Eleştirim, farklı sona dair değil bu yüzden. Zaten esere bu kadar ironi kattıktan sonra kitaptaki gerçek sona ulaşmak da uygun olmazdı aslında. Yukarıda bahsettiğim karakter yansıtmalarının filmde nasıl gösterildiği aslında tartışma konumuz.

“Bihter’in filmin içinden teatral tiratlarla seyirciye dönüp dönüp konuşmasını, bu kadar şuh ve isterik, hafif meşrep bir kadın olarak yansıtılmasını bu nedenle cinsel içerikli sahnelere çokça yer verilmesini ve böylesi kült bir drama bu kadar ironi katmayı popüler kültüre ayak uydurmak ve daha fazla reyting almak için belki yönetmen ya da senarist istemiş olabilir ama filme ve uyarlandığı esere oturmuş mu, uygun olmuş mu, filmde iyi olmuş mu?

Behlül ve özellikle Bihter karakterlerini tabiri caizse bu kadar karikatürize etmek yakışmış mı?” derseniz!!!  

Bir edebiyatçı bir yazar bir de izleyici gözlüğümü takıp bakmaya çalıştım yorumumu yazarken. Emeğe saygısızlık etmek istemem ama tabir yerindeyse orijinal eserin gücüne göre çok tatsız tuzsuz bir film olmuş. Eseri ti’ye almış gibi. Film bitince düşündüm, bir yazar olarak, yazdığım böyle kült bir eseri bu şekilde filme alınmasını ister miydim?

Hayır!

Vaktiniz bolsa isterseniz izleyin, siz de kendi yorumunuzu kendiniz yapın!

Esen kalın…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir