BİR DEMİR DAĞI DELİP BOYNUNA ALMAK GİBİDİR AŞIK OLMAK…
Aşiyan-i mürg-i dil zülf-i perişanındadır
Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır
Çekme damen naz edip üftadelerden vehm kıl
Göklere açılmasın eller ki damanındadır
Bes ki hicranındadır hasiyyet-i kat’-i hayat
Ol hayat ehline hayranem ki hicranındadır
Ey Fuzuli şem’-veş mutlak açılmaz yanmadan
Tablar kim sünbül rişte-i canındadır
Fuzuli
Gönül kuşum dağınık saçların arasında yuva kurdu ey sevgili!.. Nerde olursam olayım veya iki elim kanda da olsa gönlüm senin yanındadır. Aşk derdiyle başım pek hoş benim ey tabip, bırak bana ilaç vermeyi. Bana derman verme ki, senin dermanın beni helak edecek zehrin ta kendisidir. Ey sevgili naz edip düşkün âşıklardan eteğini çekme. Eteğine yapışan ellerin (sen eteğini çevirince) göklere açılmasından (dua eder gibi) sakın!.. Senin ayrılığında, hayatı sona erdirme özelliği gizlidir, ayrılığın ölüm demektir. Senden ayrı düşüp de hala yaşayanlara hayranım. Ey Fuzuli! Sevgilini saçının büklümü sen can ipliğine bağlıdır. Sen mum gibi yanmadan o büklümler açılıvermez.
Ne derin aşklar yaşanmış ne güzel sözler sarf edilmiş, ne hassas insanlar gelmiş geçmiş bu topraklardan. Yüreği kelebek gibi naif ve kırılgan, oya gibi incecik sözleriyle yüreği saran genç kızlar, sevdiği uğruna canını feda eden ne yiğitler göğüslemişler nice zorlukları, en zor zamanlarda aşklarına sahip çıkarak.
Fuzuli’nin dizelerindeki o hassasiyeti bugün anlayamayacak o kadar âşık ya da âşık olduğunu zanneden varken etrafımızda; sevgilisi için gözünü karartan nice delikanlı, nice genç kız gerçek aşkı yaşama şansına erişmiş zamanında…
Sevgilisine kavuşamadığı için ya da sevdiği onun sevgisine karşılık vermediği için çekip vuran yüreksizler değil, sevdiğine kavuşamasa da onun için; için için yanan mert delikanlılardan söz ediyorum. Aşklarına kavuşamamanın acısıyla yanıp kavrulmuşlar ama sevdiceklerinin saçının bir teline zarar gelmesin diye de eriyip bitmeye razı olmuşlar.
Bir demir dağı delip boynuna almak gibidir
Her kişi âşık olurdu eğer âsân olsa
Taşlıcalı YAHYA
“Âşık olmak demir dağı delip boynuna almak gibidir; Eğer bu iş kolay olsaydı herkes âşık olurdu.” diyen Taşlıcalı, aslında ne güzel tanımlamış âşık olmayı… Herkesin âşık olduğunu sandığı bu tüketim dünyasında kısa sürede tüketilen sevgileri aşk sananlar; şöyle dönüp bir eski dönem aşklarına bakmalı. Ki aşkın kutsiyetini, değerini, taşınması ne kadar güç bir mesuliyet olduğunu anlayabilsinler.
Bugün sevgililer günü!… Adettendir, herkese kutlu olsun. Lakin birbirinin değerini sadece bu güne sığdırıp hatırlayanları tenzih ederim. Zira onlar sevgili kelimesinin manasına vakıf olamamış sığ gönüllülerdir.
Aşk her daim sevgilisini mutlu edebilmek, huzur verebilmek iyi ve kötü anlarını paylaşabilmektir. Her zorluğa göğüs germek olduğu kadar her mutluluğu birlikte paylaşabilmektir.
Aşk, bir demet kır çiçeğini, içinden geldiği için sevdiğine herhangi bir günde, saatte, saniyede sunabilmektir. Senede bir gün, pahalı hediyeler alıp bir dahaki sevgililer gününe yanında başka bir sevgiliyle girmek değildir aşk.
O yüzden sakın yanılıp âşık olduğunuzu sanmayın. Bir yoklayın bakalım sevdiceğiniz için gerçekte yüreğinizden geçenleri. Bir güne sıkıştırdığınız günün dışında aynı duyguları hissedebiliyorsanız, Fuzuli’nin dizelerinde sevdiğine söyledikleri gibiyse yüreğinizden geçenler Taşlıcalı’nın tanımındaki gibiyse düşünceleriniz “Sevgililer Gününüz” kutlu olsun!…