Biz, şanlı ve köklü tarihi; ataları ile övünen Türk Milletiyiz!…
Damarlarımızda dolaşan asil kandan aldığımız kudretle nice düşmanı dize getirmiş, 8. yy’da Orta Asya’da adını kitabelere kazımış, 1071’de Anadolu’ya girmiş, çağ açıp çağ kapatmış, üzerinde güneş batmayan imparatorluklar kurmuş, Kurtuluş Savaşı ile destan yazmış Türk Milletinin; bağrına taş basmış anaların, şehit ataların torunlarıyız!…
Türk adını gururla taşıyan, şehit kanları ile sulanmış topraklarda yaşayan bir karış toprağı için canını feda edebilen, yurdunun üstünde en son ocak kalana kadar bayrağını göklerde dalgalandıracak, bir hilal uğruna ne güneşler batıracak bir milletin mensubu olmanın guruyla yaşayan Türk insanıyız.
“Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” diyen M. Kemal Atatürk’ün sözlerine katılmamak nasıl mümkün olabilir ki? Hele de böyle bir tarihe, böyle bir ecdada sahip olmanın onurundan, gururdan nasıl vazgeçilebilir?… Çocuklarımızın, gençlerimizin tarihimizle onurlanıp, gururlanmasında ne sakınca olabilir?… Böyle şanlı bir tarih neden unutturulmak istenebilir?…
Daha varlığını, kimliğini dün kazanmış olan ülkeler, geçmişlerini, tarihlerini çocuklarına öve öve bitiremezken, geçmişleriyle gurur duymaları gerektiğini öğütlerlerken; yazılı kaynaklara göre 8. yy’a dayanan ama aslında Göktürklerden önce var olmuş Türk dili konuşan toplulukların bazı tarihçiler tarafından, Türk tabiri yerine Ön Türk tabiri ile anıldığı dünya tarihinde yer bulmuşken; Türkler’in siyasi bir topluluk olarak ilk tarih sahnesine çıkmalarının Hun (Hiung-nu’lar veya Şiongnu’lar) hükümdarlığı ile olduğuna dair iddialar bile varken bizim Türk ırkını tartışmamız enteresan doğrusu. Başlangıcı hususunda tartışmalar olsa bile Türklerin tarihi, dünya tarihinin önemli bir parçası olarak diğer ülkeler tarafından kabul edilirken; kendimizi, aslımızı inkar eder gibiyiz.
Merak ediyorum bu ülkenin yetiştirdiği Türkologlar, antropologlar, tarihçiler, dilciler nerede? Bunca yıl ne okumuş, neyin ihtisasını yapmışlar?… Bu tartışmaların merkezinde olması gereken insanlar, bilim insanları öylece dururken korkarım ortalıkta ahkâm kesen, konuşan insanlar gün geçtikçe daha da artacaktır.