CAN PARELER

“Ülkeye barışın gelmesini, kana doyan bu topraklara huzur, güven gelmesini, kimsenin ölmemesini istiyoruz. Barışla birlikte oğlum da gelsin. Ya bir heyet oraya gitsin, ya da PKK isterse çocuğu kapının önüne bırakıp getirebilir. Gerekirse ben kendim gidip alırım.”

15 yaşındaki oğlu dağa kaçırılan bir babanın dilinden dökülen bu sözler, gösteri yapan onlarca annenin yüreğini yakan acı bir tablonun çığlık atan fırça darbeleri gibi…

Onlar, renkleri, ırkları, dilleri, dinleri, siyasi görüşleri ne olursa olsun 21. yy’ın, evlat hasretinden kora dönmüş, yekpare atan yürekleri; dertli sazın tellerine yalnızca bu acıyı dile getirmek için vuran bağrı yanık Diyarbakırlı anneler…

Sadece seslerini duyurarak, acılarını, söz dinlemez yüreklerine katık etmiş, diğer annelerin de ekmeği, suyu, tuzu olmak için bir araya gelmiş insanlar.

Belki de günlerdir akan gözyaşları sel olmuş, Dicle’nin sularından Fırat’a geçmiş Şattülarap’tan Basra Körfezi’ne kavuşmuşken; bugün analar, hâlâ evlatlarına kavuşamamanın derin acısıyla figan etmekte; tek arzuları evlatlarını, can parelerini geri istemekte, barış, dostluk, kardeşlikten gayrı bir şey dilememektedirler.

Çünkü;

Onlar, siyaset yapmıyorlar…

Onlar, düşmanlık istemiyorlar…

Onlar, para pul, mallar mülkler, yatlar katlar istemiyorlar…

Onlar, şu yalan dünyada, sahip oldukları en değerli varlıklarını ellerinden alanlardan, yalnızca kendilerine ait olan, en kıymetlilerini geri işitiyorlar.

Çok şey mi istiyorlar sizce?…

Elbette, hayır!..

Peki o halde neden onların bu feryatlarını kimse duymuyor?… ya da neden duyup da duymamazlıktan geliyorlar?…

Basın nerde?… Neden yeterince üzerinde durulmuyor bu konunun?…

Politikacılar nerede?… Neden yeterince destek olunmuyor, insanlar kasırgaya kapılmışçasına savruluyorlar oradan oraya?

Sivil toplum kuruluşları nerede?…

Kedileri, kuşları balıkları, yabancı ülkelerdeki mazlum insanların haklarını savunan; insan hakları, kadın hakları… vb. savunucuları, o gönül elçileri nerede?…

Günlerdir bağrı yanan anaların yüreklerine Dicle’nin serin sularını serpmekse gaye hemen şimdi müdahale edilmeli. Bir annenin yürek yangınını söndürmek öyle kolay değildir zira. Daha fazla yanmadan el vermek, gönül vermek, acıyı paylaşmak çocukları kurtarmak gerek!

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir