DİL EDİNMEK ve DİL ÖĞRENMEK İKİ DİLLİLİK -4-

KİLİM GAZETESİ, BADEN-WÜRTTEMBERG, OCAK 2022
Çocuklar, dünyaya gelirken tek ya da iki dilli olarak gelmezler. Sadece dil öğrenme yetileri ile hayata gözlerini açarlar. Dil bilimciler, yeni doğanların, içine doğdukları çevrenin dilini edindiklerini bunun için bir tercihte bulunmadıklarını ifade ederler. Ancak çok dilli bir ortamda büyüyen çocukların aynı anda birden fazla dili konuşabilme yetisinin olduğunu da vurgularlar. Eğer kullanılan ikinci dil de bir gereksinimse dil edimi, doğal bir süreçte sağlanmaktadır.

Bu ifadelerden de anlayacağınız üzere dil öğrenmek istendik bir uğraşı gerektirirken dil edinimi çocuğumuz doğduğu andan itibaren özel bir çaba sarf edilmeden sağlanır. Çocuk yetiştiren ebeveynlerin bu hassas noktayı iyi bilmeleri ve ona göre hareket etmeleri gerekir.

3-6 yaş aralığındaki bir çocuğa ikinci bir dili öğretmek için çabalamakla çocuğu doğal olarak ikinci bir dilin konuşulduğu bir ortamda büyütmek elbette ki aynı şey değildir. Anaokullarında öğretilen ikinci yabancı dil eğer çocuğun normal yaşantısı içinde kullanılmıyorsa çocukların çok kısa bir süre sonra öğrendikleri kelimeleri unuttukları tespit edilmiştir. Yani bir dilin öğretilmesi ile doğal bir süreçte o dilin edinilmesi hiçbir zaman aynı sonuçları vermemektedir. Dolayısıyla iki dilin aktif olarak kullanıldığı ortamlarda yetişen çocuklar, bu iki dili duymaya devam ettikleri ve kullandıkları sürece öğrendikleri bu dilleri kalıcı kılabilirler.

Ama işin püf noktasına gelecek olursak yani çocuklarına iki farklı dili aynı anda edindirmek isteyen ailelerin ne yapmaları gerektiği hususuna. Yani Almanya’da Almanca ve Türkçeyi aynı anda ve aynı düzeyde öğretmek isteyen aileleri düşünelim. Ebeveynlerin ilk dikkat etmeleri gereken şey, çocukları doğduğu andan itibaren her iki dili de eşit olarak kullanmak zorunda olduklarını unutmamaları. Bu konuda üzerinde hassasiyet gösterilmesi gereken en önemli nokta; çocuklarıyla konuşurken eşlerden birinin bir dilde diğerinin öteki dilde konuşması ve bu konuda istikrarlı olmasıdır.

Unutulmamalıdır ki dil ancak kullanma ihtiyacı duyulduğunda geliştirilebilir. Dolayısıyla, çocuk anne ile anlaşabilmek için Türkçeye babayla anlaşabilmek için Almancaya ihtiyaç duymalıdır ki o dilleri eşit düzeyde öğrenip geliştirebilsin. Bu nedenle çocuğa her iki dili de kullanabilmesi için imkân sağlanmalıdır. Bunun dışında çocuğa bu dilleri kullanan farklı kişiler ve farklı ortamlar da sağlanmalıdır. Çocuğun her iki dili de farklı cinsiyetlerden ve farklı yaşlardaki insanlardan duyması da çok faydalı olacaktır. Farklı oyun arkadaşları, aile gezmeleri vb. ile bu durum desteklenebilir. Mesela; evcilik, doktorculuk gibi rol yapmayı gerektiren oyunlar oynandığında da çocuğun dil gelişimine çok büyük katkı sağlanmış olunur.

Çocuklarınızın dil gelişimini hızlandırmak istiyorsanız çocuklarınıza masal okuyun, hikâye anlatın. Çocuklar cümle yapılarını en iyi bu etkileşimlerden öğrenir. Mesela okuduğunuz masalda ihtiyar bir kadından bahsediyorsa siz ona “yaşlı kadının” masalda ne yaptığını sorun. Böylece “ihtiyar” ve “yaşlı” kelimelerinin aynı anlama geldiğini doğal bir biçimde öğretmiş olursunuz çocuğunuza. Elbette tüm bunları iki ayrı dilde yapmaya özen gösterin. Bu size çocuğunuzun iki dilini aynı anda geliştirmenize imkân tanıyacaktır.

Ve pek tabii çocuklarınız büyüyecek ve okul çağına gelecek. İşte buraya kadar istikrarla sürdürdüğünüz iki dilli çocuk yetiştirme çabanızın nasıl devam edeceği de çok önemli. Tüm bu çabalamanız çocuğunuz okula başladığında son bulmamalı. Çocuğun sadece bir dilde okuryazarlıkla eğitimine devam etmesi iki dil öğreniminde bir kırılma noktasına sebebiyet verebilir.

Çünkü bir dilde hem okumak hem de yazabilmek o dilin gelişip pekişmesi için çok önemlidir.

Benim çocuğum her iki dili de konuşabiliyor demek dil öğretimini hafife almak demektir. Verilen onca çabanın ziyan olması demektir. İşte siz değerli Almanya’da yaşayan ya da dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle çocuk büyüten ebeveynimiz, Türkçe dışında çocuğunuza edindirdiğiniz ikinci dil hangisi ise bulunduğunuz ülkede o ülkenin dili ile eğitim yapan bir okula çocuğunuzu gönderdiğinizde Türkçe okuryazarlık eğitiminden çocuğunuzu mahrum bıraktığınız an otomatik olarak Türk Dili hükmünü yitirecek, çocuk diğer dilde düşünüp okuyup yazacağı için verdiğiniz emekler hak ettiği noktaya ulaşamayacaktır.

İşte tam da bu noktada çocuklarınızın Türkçe ve Türk Kültürü derslerine ihtiyaçları olduğunu hatırlatmak isterim. Sizler anne baba olarak okul çağına kadar üzerinize düşeni en iyi şekilde yaptıktan sonra dil öğrenimini emin ellere teslim etmelisiniz. Çünkü Almanca ve Türkçe konuşarak iki dilli büyüttüğünüz çocuğunuz, okulda Almanca düşünüp, okuyup yazarak sizden öğrendiği Alman dilini perçinleyip kalıcı kılarken; yine sizden öğrendiği Türk dilini ancak Türkçe düşünme, okuma, yazma faaliyetlerini okulda sürdürerek perçinleyebilirler.

Unutmayın her başarı, akıtılan alın teri demektir. Verdiğiniz emeğin karşılığı, çocuklarınızda bu sayede filizlenip yeşerecektir. Nice başarı dolu yarınlara…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir yorum

  • M.M

    Tavsiyelerinize katılıyorum Hümeyra Hanım. İki dilli yetişme avantajını çocuklar muhakkak değerlendirmeli. Bu onlara çok büyük bir değer katacaktır. Kaleminize sağlık…

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir