DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
Ceyhun Atıf Kansu, “Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya” derken, aşkla çarpan bir kalbin sesini dinliyordu bütün ülke. Öğrencilerine aşkla bağlı, öğretme aşkıyla çarpmış bir kalbin son vuruşlarını onu dizelerinden dinletiyordu bize. Aşkın, yeryüzünde tecelli etmiş yüz bin halinden birini dinliyorduk belki de sessizce.
Çünkü öğretmenlik, aşkın en saf, en katıksız, en duru hallerinden biridir hatta en birincisidir. Bulanık bir zihni berraklaştırmanın, henüz açılmamış gözleri açmanın, ana kucağı sıcaklığının yoksunluğunu hissettirmemenin, yontulmamış bir kaya parçasını bir sanat eserine dönüştürmenin ve yalnızca bunun hazzıyla var olabilmenin adıdır.
Sevgiyi, bilgiyi, görgüyü bir bedene nakış nakış işlemenin, görünmez bir ruha beden; karışık düşüncelere çeki düzen vermenin adıdır.
Sevmenin ama katışıksız sevmenin adıdır.
Özverinin;
Güveni, özgüvene dönüştürmenin; geçmişi geleceğe yöneltmenin adı…
Düşenin elinden tutmanın, hayatta dimdik ayakta durmanın, var olabilmek için bilgi ağacının gölgesini sunabilmenin adıdır.
Yalnızlığa meydan okumanın, koskoca bir ailenin mensubu olmanın, durmaksızın çağlayan bir sevgi pınarına sahip olmanın adıdır öğretmenlik.
Saygının, saygınlığın, kıymetin adıdır.
Bir mertebedir, kutsiyeti belki yüreklerde bilinen mukaddes bir varoluştur.
19. yüzyıl düşünürlerden Kierkegaard’ın tanımına göre öğretmen ‘hayatın ileri doğru yaşanmasına, geriye doğru anlaşılır’ olmasına öncülük edendir. Yani öğretmen, gençliğin ve geleceğimizin yaşam kılavuzdur.
İşte bu yüzden bu mesleğin bir mensubu olmaktan hep gurur duydum. Sanatla, edebiyatla suladım yetiştirdiğim çiçeklerimi. Göklerimizdeki tüm renkleri birleştirip, her yağmur sonrası açan güneşle gökkuşağını onlarla birlikte boyadım. Sonra el ele tutuşup ebemkuşağının altından geçmelerini izlerken, önlerine açılan geleceğe dair dilekler diledim onlar için. “Yolunuz açık olsun!” deyip bir anne şefkatiyle yarınlarımızı emanet ettim onlara. Onlar, bilgide, sanatta, kültür ve sporda yeni meslektaşlarımın elinde yükseldikçe huzur buldum. Onlar, vatanının, milletinin ve ülkesinin aydınlık geleceğine hizmet eden yetişkinler olduğunda gurur duydum. Duymaya da devam ediyorum.
Mutluyum, onurlu ve gururluyum… Yeni yeni filizlerin yeşermesi için hâlâ sulayabiliyorum çiçeklerimi. Yıllardır yurdumun bereketli topraklarında bilgimin, sevgimin, sanatımın gücünü kattığım tomurcuklarıma şimdi de yurt dışında vatanına, ülkesine, milletine, bayrağına hasret minicik yüreklere serpiyorum sevginin, saygının, doğruluğun, dürüstlüğün erdemini. Güzel dilimizi, kültürümüzü, vatan, millet, bayrak sevgisini anlatıyorum onlara büyük bir mutlulukla.
Dilerim, aynı şevkle nice tomurcuklara can suyu olan tüm meslektaşlarımın da emeği ile bu koca koca bahçelerde yetişen envaiçeşit tomurcuklar, boy boy, renk renk çiçek açsın yarınlarımıza…
Alnının teri, yüreğinin sıcaklığı ve bilgisinin ışığıyla geleceğimizi aydınlatan öğretmenlerimin, öğretmen olan öğrencilerimin, tüm meslektaşlarımın ve bize bu yolu açan Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Öğretmenler Günü”nü yürekten kutluyorum.
Ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun…