HAYATTA KALMAK İÇİN EMEK VEREN KADINLAR GÜNÜ!…

Bugün 8 Mart…

Öyle sıradan bir gün işte…

Herkesin sesini yükseltip, bir şeyler söylediği gelir geçer günlerden biri…

Yüz yılı aşkındır kutlanmaya çalışılan bir gün.

Sonuç?!…

Gelinen noktaya bakarsanız son 13 senede 5500’den fazla kadın öldürülmüş ülkemizde. Sadece son iki ayda 65 kadından bahsediliyor öldürülen, yaşama hakkı elinden alınan, çalınan, gasp edilen ya da ne derseniz…

Evet, bugün 8 Mart ve gelinen noktada günün anlamı, hayatta kalmak için emek veren kadınlarla dolu bir zaman ve mekanla sınırlı…

21.yy’da, insan hakları konusunun en üst düzeye çıkmış olması gereken bir zamanda kadınlarımız, belki de o bilmediğimiz karanlık dönemlerden, Taş Devrinden, Tunç Devrinden vb. daha çok mağara adamıyla karşı karşıya bugün…

Trajikomik bir durum değil mi?…

Köpekbalıklarıyla ilgili bir deney vardı duymuşsunuzdur; köpekbalığı bir cam bölmeyle ikiye ayrılan devasa bir akvaryuma bırakılır. Bölmenin diğer tarafında küçük balıklar vardır. Köpekbalığı küçük balıklara saldırır; fakat her seferinde aradaki cama çarpar. Aradaki bölme kaldırılıp da küçük balıklar özgürce yüzmeye başladıklarında köpekbalığı saldırmayı denemez artık çünkü o balıkları yakalayamayacağına inanmıştır bir kez; yani öğrenilmiş bir çaresizlikle yüz yüzedir aslında.

Tıpkı bu örnekte olduğu gibi ülkemizin büyük bir kesiminde yaşayan kadınlarımızın da annelerinden devraldığı ve kızlarına, belki farkında olarak belki de olmayarak aktardığı öğrenilmiş çaresizlikleri var hala.

Zihinlerinin kıyısında köşesinde her daim hazırda tuttukları, kadın olmanın aslında özünde barındırdığını düşündükleri “Zaten…”  diye başlayan “ Zaten, bu iş bize göre değildi…”  “Zaten, yapamayacağımı biliyordum…”  tarzında yer etmiş cümle ya da cümleler kümesi var.

Bence, önce buradan başlanmalı kanayan yarayı tedavi etmeye.

Köpekbalığı hikâyesinin bir başka acı yönü de, bu öğrenilmiş çaresizliği, en az kadınlar kadar benimsemiş (hatta belki daha fazla!) erkekler var ülkemizde. “O kadın!… Zaten…” diye başlayan ve devamına milyonlarca permutasyonlu ayrımcılık cümlesi kurabilen binlerce belki de daha fazla erkek yaşıyor bu ülkede…

“Zaten” deyip tacizi, tecavüzü, cinayeti, zorbalığı haklı gösterebilen; onlarca, yüzlerce belki binlerce insan görünümlü mahluk var bu ülkede …

Tedaviye belleklerden başlamak gerek bence. Mesele, kadının ne yapamadığı değil, erkeğin ve kadının, hayatı paylaşmak için neler yapabileceği olmalı önce…

Terazide hep ağır basan taraf, arayışına girişildiği müddetçe, kadın-erkek diye ayrıştırılmadan “insan” sözü benimsenmedikçe daha çoook sözde 8 Martlar geçer kadınların üzerinden…

Yaşanan bunca acı, keder yürek burkan olayın ardından Kadınlar Günü filan istemiyorum. Her gün insanca yaşayabileceğimiz bir gün olsun yeter!

Şimdi, kutlayabilene 8 Mart Dünya Kadınlar günü kutlu olsun…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir