HİROŞİMA

Bir millet, geçmişiyle bu gününü harmanlayabiliyor, geçmişinden dersler alıp özünü koruyabiliyor ama yarınlarını teminat altına almak için de; bilim, sanat, kültür, toplum bilim hususlarında çağdaş medeniyetlerle boy ölçüşebiliyorsa, varlığını en sağlam temeller üzerine oturtmuş demektir.

Bir millet, geçmişini görmezden gelip dününü tamamen unutup ruhunun derinliklerinden uzaklaşıp özüne yabancılaşıp, tarihin derinliklerinden süregelen yapısını bertaraf edip, önüne çıkan her rüzgâra kapılıp oradan oraya kurumuş yapraklar gibi savrulduğu sürece ise kesinlikle istikbâl vadedemez.

Milletimizin geleceği açısından genç kuşaklara, müsbet ilimlerin ısrarala teşvik edildiği, iyisi kötüsüyle, bütün geçmişimizi öğretmenin öneminin; zirvelerde dolaştığımız devirleri destanlaştırarak onların milli ve manevi duygularını aşk ve heyecanlarını şahlandırıp onlarda yeni yeni kahramanlık duygu ve düşünceleri geliştirmenin bir ihtiyaç olduğunu; Türk Milletinin tarih sahnelerinde gördüğü ihanet, esaret, maddî-mânevî uğradığı her türlü zarar, gençlerimizin pozitif hareket edebilmelerini sağlayacak bir ruh gücüne kavuşturulmalarının şart olduğunu anlamak için Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ne bakmak yeterlidir…

Akıllı bir nesil yetişiyor… Gençlerimize güvenimiz sonsuz… Doğruyu yanlışı, ilim ve fennin, kültürün ve sanatın ışığında harmanlayabilecek yeterlikte… Ama bazen doğruyu bilmek yetmiyor. Milli bir ruha sahip olmak da bir o kadar önemli. Ülkeyi yarınlara taşıyacak gençlerin bu milli ruhla hareket ederek, ülke ve millet menfaatlerini gözetmesi çok önemli. Kişisel çıkarlarını ülke menfaatlerinin üzerinde tutacak bir nesil, Çanakkale ruhunu hala yüreğinde hisseden bir nesil benim bahsettiğim… Bizi biz yapacak, çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkaracak bir nesil…

Yıllar önce duyduğum, Turgut Özal’ın Başbakan olduğu yıllarda yaşanmış olduğu ifade edilen bir olayı kısaca aktarmak ve üzerine başka söz söylememek istiyorum:

Japonya’dan bir grup eğitim uzmanı ülkemize gelerek uyguladığımız eğitim sistemini incelemiş. İncelemenin sonunda başbakanın ve bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şu açıklamada bulunmuşlar:

“Yaptığımız inceleme sonucunda;  eğitim sisteminizde milli ruh olmadığı kanaatine vardık!”

Bizim gibi şanlı bir tarihe sahip bir ülke için kabullenilmesi güç bir durum tabii… Doğal olarak başbakanımız da tepki göstermiş ve bir açıklama beklemiş heyetten. Heyet sözcüsü sözlerine şöyle devam etmiş:

“Biz Japonya’da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz.

Sonra da bu yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazaki’ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz ki:

Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.

Başbakanımızın yanındaki bürokratlardan biri atılır: “Ama bizim Hiroşima’mız yok ki!”

Japon uzmanın takdire şayan cevabı gecikmez:

“Sizin Çanakkale’niz on Hiroşima eder!”

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir