HOŞGÖRÜ”SÜZLÜK”

Bana göre bu ülkenin en büyük sorunu ne terör ne ekonomi ne de yolsuzluk…

Bana göre en önemli toplumsal sorunumuz, hoşgörü eksikliğimiz!

Bu hoş görememe durumu, hem sosyal yaşantımızı hem toplumsal sağlığımızı hem demokrasimizi hem de ekonomimizi kötü etkiliyor aslında!

Bu konuda yapılan bilimsel araştırma verilerini gördüğünüzde sanırım siz de bana hak vereceksiniz.

“Dünya Değerler Araştırması”  sanırım sosyal bilimler alanında dünyada yapılan en büyük araştırmadır. Bu araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’de insanlar, kendisine benzer olmayan insanlarla komşu olmak istemiyor. Ülkemizde insanların %84’ü eşcinsellerle, %74’ü AIDS’lilerle, %68’i nikâhsız yaşayan çiftlerle, %64’ü ateistlerle, %54’ü şeriat yanlılarıyla, %48’i Hıristiyanlarla, %39’u başka dinlerden olanlarla, %39’u göçmenler ve yabancı işçilerle, %26’sı kızları şortla dolaşanlarla, %20’si oruç tutmayanlarla, %17’si de sevmediği partiye oy veren insanlarla komşu olmak istemiyor. Bu oranlar gösteriyor ki toplumsal hoşgörü kültürümüz yok denilecek kadar az.

Yine başka bir araştırmaya göre, eşcinsellerden rahatsız olanlar %76, evlenmeden yaşayan çiftlerden rahatsız olanlar %65, küpe takmış erkeklerden rahatsız olanlar %63, barlara diskoteğe gidenlerden rahatsız olanlar %56, açık giyinen kadınlardan rahatsız olanlar %54, flört eden gençlerden rahatsız olanlar %44, başını örtmeyen kadınlardan rahatsız olanlar %24, tek başına yaşayan kadınlardan rahatsız olanlar %20, boşanmış kadınlardan rahatsız olanlar %17 oranındadır.

Her iki araştırmada da Türkiye’deki ‘hoş görememe’ olarak adlandırdığımız, hoşgörüsüzlüğün, hem hat safhada olduğunu hem de kendimizden çok başka insanların hayatlarıyla ilgilendiğimizi açık ve net görebiliyoruz aslında. Üstelik bu ilginin temelinde, kişilerin kendi bakış açılarına göre diğer insanların olumsuzluklarını yakalamak ve onları toplumdan soyutlamak amacı olduğunu da görebilmek mümkün.

Bu rakamlar;

“Elif okuduk ötürü

Pazar eyledik götürü

Yaratılanı hoş gör

Yaratan’dan ötürü”

diyen ve hoşgörünün temelini, yüzyıllar öncesinde insanoğlunun fıtratıyla tamamen bütünleşmiş olarak atan Yunus Emre’nin dizelerinde yer alan ve sadece insanlığın değil tüm varlık aleminin, yaratıldığı hal üzerine hoş görülmesini talep eden bu görüşü, yüzyıllardır benimseyerek tasvip eden Türk halkı nerede şimdi, dedirtiyor insana.

Bu rakamlar aynı zamanda, ülkemizdeki birçok insanın sadece kendisiyle aynı etnik köken, din, mezhep veya medeni durumda olan insanlardan hoşlanırken, diğerlerini dışladığını da gösteriyor.

Yani bizim gibi olmayanları dışlayıp onları iyice ‘öteki’leştirmiş oluyoruz. Toplumumuzda göz ardı edilemeyecek boyutta bir ‘öteki’ fobisi, heterojenlik sorunu olduğunu da görüyoruz. Yani artık insanlarımız, bireysel hayatına anında olumsuz etki eden unsurları ülkemizin en büyük toplumsal sorunu olarak görme eğiliminde ve buna da anında tepki göstermek suretiyle yaşama eğilimine girmiş ne yazık! …

Oysa hoşgörüyü “farklı dil, cins, din, inanç ve anlayış bakımından başkalarının varlıklarından rahatsızlık duymama halidir.” diye tanımlar kaynaklar. Felsefe, din, sosyoloji, psikoloji ve filoloji gibi farklı disiplinlerdeki müşterek bir tanımla hoşgörü; insan hak ve özgürlüklerinin hiç bir harici rahatsızlık duymama halidir.

Hoşgörünün yüksek olduğu toplumlarda rahatsızlık, tahammülsüzlük, katlanma ve bir iç sıkıntının olmaması gerekir. Zira hoşgörünün insandaki yeri kalptir, gönüldür.

Ayrıca bu istemediğiniz, tasvip etmediğiniz bir şeyi görmezlikten gelme olarak da algılanmamalıdır. Zira hoşgörü derken, görmezlikten gelme değil, anlayışla karşılamaktan bahsedilmektedir. Çünkü görmezlikten gelme ve aldırış etmeme anlamlarının sorumsuzluğu çağrıştırdığı ifade edilerek böyle bir durumun, hem dinî hem de insanî açıdan kabul edilmeyen bir davranış biçimi olduğu da birçok kaynakta ifade edilmiştir.

Hoşgörülü olmak, toplumumuzda oluşan yanlış algıda olduğu gibi yüzeysellik değil, derinlik gerektirir aslında. Bilgi ve sağlıklı zihinsel süreçlerle donatılmış beyinlere sahip olan bireyler veya toplulukların, olayları ve bilgileri sağlıklı değerlendirmeleri sonucu ortaya çıkan, bir bakış açısı ve bu bakış açısına göre ortaya konulan bir davranış biçimidir hoşgörü.

İşte bu bakış açısını kazanıp ona göre davranmaya başladığımız gün belki de ülkedeki sorunlarımız kendiliğinden çözülmeye başlayacaktır.

O zaman ne terör ne yolsuzluk  ne ekonomik sorun ne de başka bir sorun kalacak hayatımızda…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir