Hz. ÖMER

Tapelerin havalarda uçuştuğu, kimin kimi nerede ne zaman, nasıl; yasal olan ve olmayan yollardan dinlendiği konularının tartışıldığı şu günlerde, devletin malının nasıl kullanıldığı meselesi sizin de zihninizi kurcalamıştır sanırım. Zira her zerresinde bu topraklar üzerinde yaşayan her bireyin hakkı olan bu malların kullanımı eğer gerektiği gibi değilse, yönetimde bulunan herkesin üzerinde taşıyamayacağı kadar kul hakkı var demektir.

Hani, bu kadar büyük hesapların döndüğü bir gündemde ‘devede kulak’ mış gibi görünebilecek bu konu, aslında bence her şeyin başlangıç noktasıdır. Zira zaman içinde meşru olmayan işlerin, alışageldik meşru işlere dönüştüğü, kabul gördüğü; aslında hak olmayan şeylerin alışkanlık neticesinde hakkaniyet kazandığı bir ülkede yaşıyoruz.

Çocuklarımıza, doğruyu yanlışı öğretmeye başlarken hakkı olmayan ufacık bir şeyi gizlice aldığında gülüp “Aferin, seni uyanık seni!…” diyerek alkışladığımız gün başlıyor her şey aslında. Hakkı olmayanı hissettirmeden almanın kurnazlık olduğunu sanan çocuk daha o gün adaletsizler dünyasına farkında olmadan ilk adımını atıyor.

Alman Başbakanı Merkel’in dinlemelere takılan telefon hatlarından birinin parti işleri ve ailesi ile ilgili işler için kullandığı kendine ait, özel olarak aldığı, sıradan bir mobil telefon olduğundan bahsedilirken bir Müslüman ülke olan bizde özel telefonu ile devletin telefonunu ayıran kaç devlet memuru olabileceği sorusunun cevabını ben şu ortamda düşünemiyorum.

Ama Hristiyan ülkelerin mensuplarında gördüğüm adaleti düşünebiliyorum… Sonra Müslümanlığımızla gururlanan ülke mensupları olarak aslında bizde bulunması gereken bu özelliğin neden bizde değil de onlarda olduğunu anlamaya çalışıyorum… Ve hatta adaleti ile nam salan Hz. Ömer ve ibretlik şu kısa menkıbeyi hatırlayarak halimize, içine düştüğümüz acınası duruma üzülüyorum…

Bir gece Hz Ömer makamında iken yanına Hz. Osman gelir. Selam verip oturur. Hz. Ömer selam vermeden önce odadaki mumu söndürür, dolaptan aldığı başka bir mum yakar. Sonra selamına karşılık verir.

“Buyur, ya Osman.”  der.

Osman şaşırır. Neden önce yanan mumu söndürüp diğer mumu yaktığını sorar.

Hz. Ömer: “Demin devlet işi yapıyordum. Mum da devletin malı idi. Özel işlerimi o mumla yapamazdım. O mum beytülmalin parası ile alındı. Onun için söndürüp kendi mumumu yaktım.” der.

Sanırım başka söze gerek yok…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir