KIŞ UYKUSU
İşte bu! …
Tam da bu ve bunun gibi olaylardı, istediğimiz beklediğimiz…
Öylesine susamıştık ki, kana kana içtik bu başarıyı, susuzluğumuz geçti mi bilmem ama bu kadar kurutmadan bizi gelsin artık art arda başarılar…
Adımız Avrupa’da, dünyada başarılarımızla anılsın… Kültüre, sanata, spora, edebiyata, sinemaya, tiyatroya… artık değer verilsin. Neden hâlâ anlaşılamıyor ki; kültürüne, sanatına, sporuna, sinemasına değer veren ülkeler, daha hızla kalkınan, çağdaş modern ülkelerdir.
Anadolu’nun mümbit topraklarında, medeniyetin beşiğinde yaşayıp bunca yetenekli insanı görmezden gelmek, desteklememek hak edene hakkını vermemek ne büyük bir talihsizlik ise bu desteği vermediği halde dişiyle tırnağıyla kazıyarak o kişilerin haklı başarılarından payelenmek de bir o kadar acı ve esef verici bir tablo bence…
Evet, yıllar yıllar sonra nihayet yine gururlana bildik… Bir Türk olarak usta yönetmen, senarist Nuri Bilge CEYLAN göğsümüzü kabarttı. Ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşma gözlerimizi yaşarttı… Türk adını, Türk sinemasını her cümlesinde yüceltti CEYLAN konuşmasında… İşte bu, dedirtti bize görmeyi istediğimiz tablo bu!… Tüm Avrupa hatta tüm dünya bu Türk’ün adından bahsetti, bize de bu yetti…
Jane Campion başkanlığındaki jürinin büyük ödüldeki kararının herkesi memnun ettiğine hiç şüphem yok.
Zira fısıltı gazeteleri, eleştirmenler daha öncesinde Kış Uykusu’nun bu ödülü fazlasıyla hak ettiğini muştuluyordu bize. FIPRESCI (Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu) jürisi ana yarışmadaki ödülüne Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği ‘Kış Uykusu’nu layık görmesi de belki bir işaretti. Hatta Cannes’da dev yönetmenlerin filmlerinin de yer aldığı ana yarışmada ilk gösterildiği andan itibaren herkesin favorisi ‘Kış Uykusu olmuştu…
Lakin “ Yarışma bu!…” mantığı ile temkinli hareket etmek gerekiyordu.
Zira Nuri Bilge Ceylan’ın filmografisinin gücünü anlamak, eserlerini daha iyi tanımak ve yorumlayabilmek için onu daha yakından tanımak gerekiyordu. Ama Cannes’da herkes aşinaydı bu yetenekli adamın filmlerine, ülkemizde değeri yeterince bilinmeyen bu adam, Cannes’da yıllardır filmleriyle birçok dalda ödüle layık görülmüştü. Onlar, bizden daha iyi anlamıştı bu yetenekli insanı.
Hayat hikâyesini de okumanızı öneririm Nuri Bilge Ceylan’ın. Gerçekten de müthiş bir azim ve kararlılık hikâyesi ile kendini bilen bir insan portresi göreceksiniz o tabloda ve hak edilen bu başarının hikâyesinden kendi payınıza düşeni alacaksınız belki de… Hayatı, insanları çok iyi analiz eden, duyumsayan yapısının kaynağını belki de daha iyi anlayacaksınız bu sayede.
Yaşam ve ölüm üzerine felsefi konuşmalar içeren, destansı bir film diye yorumlayan dış basının dediklerini belki de daha iyi anlamlandıracaksınız… Neden bir Çehov hikâyesi olarak nitelendirildiğini de…
Bu başarı, öyle hiç de küçümsenebilecek türden bir başarı değil elbet. Zira 9 farklı ülkenin sinema eleştirmenlerinden oluşan Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu, layık gördü en iyi film ödülüne Nuri Bilge Ceylan’ı. Azmetti, çabaladı ve tüm ekibini bu azmine ve rüyasına dahil ederek başardı… Başardılar…
Belki alınan başarı karşısında basit kalacak ama TEBRİKLER… ve TEŞEKKÜRLER… Adımızı dünyaya şiddet, karmaşa, endişe verici haberlerin dışında, başarı ve saygınlıkla duyurduğunuz için emeği geçen herkese tekrar tekrar teşekkürler…
Ama bu öyle kuru tebrikte kalmaz umarım… Hak ettikleri değeri ülkemiz insanlarının ve yetkili mercilerin onlara ve bu sektöre emek veren herkese göstermesi ve desteklemesi temennisiyle…
Umarım; kültür, sanat ve sporda yaşanan “Kış Uykusu”nun da sonu olur bu diriliş…