MESELE KADIN OLMAK MI?
Sorun, bu dünyaya kadın olarak gelmek mi sanıyorsunuz?
Yok, eğer öyle düşünüyorsanız, çok yanılıyorsunuz!
Çünkü asıl mesele kadın olmakla değil, insan olmakla alakalı. Hatta insan olamamakla!
Neden mi? Çünkü kadın olmak bu dünyanın en güzel şeyi. İnsan olmaksa en mukaddesi. İnsan olamamaksa günümüzün en büyük sorunu ne yazık ki.
Eğer, eşref-i mahlûkat olarak şu fani bedende, sadece bize layık görülen , insanî hassaları taşıyabiliyorsak; emin olun ne kadınla ilgili ne çocukla ilgili ne de daha farklı bir konuyla ilgili mesele kalır çözümlenecek. Ne kadınlar gününe ne çocuklarla ilgili günlere ne de sevgililer gününe ihtiyacımız olur.
Gelin samimi olalım ve şapkamızı çıkartıp önümüze koyalım. Gün geçtikçe, bencilleşiyoruz. Gün geçtikçe, duygularımızı yitiriyoruz. Gün geçtikçe, ruhsuzlaşıyor ve belki de bu narsis yapımız yüzünden insanlığımızı kaybediyoruz.
Ya da sevgisizlik zehirliyor zihnimizin en derinini. Şükürsüzlük, tamahkarlaştırıyor, arsızlaştırıyor bedenlerimizi. Yüzsüzlük, normalleştiriyor tekerrür eden hatalarımızı. Yalnızlık daha bedenlerimize nüksetmeden çekiyor dolaşımdaki kanımızı. Kansız bırakıyor bir haşere misali damarlarımızı.
Sonra…
Sonra, karanlık hükmediyor her bir tarafa. Kötülükler filizleniyor, hadsizlik pervasızca elini kolunu uzatıyor dört bir yana. Şer bulutları çakıl taşlarını yağdırmaya başlıyor üzerimize. Taşlaşan kalplerimiz, gözlerimizi kapatıyor yaşanan tüm kötülüklere. Derinlerde boy verme çabası, bataklığa mahkûm ediyor bizi. Ayrıştırıyor sonra bir bir hepimizi.
Güçlünün, zalimliğinin gölgesi vuruyor aciz yüzlere. “Biz” ken, “sen- ben” oluveriyoruz birden. Ardından kadın- erkek, sonra güçlü güçsüz… Sonra daha bilmem ne!
Büyük balığın küçük balığı yutması gibi güçlü, her şeyin kendi etrafında döndüğünü sanıyor her istediğinin gerçekleşmesini bekliyor. Ve tüm ipler işte o an kopmaya başlıyor. Zira hükmünü yitiriyor iyi olan ne varsa.
Kadın eziliyor, çocuk istismara uğruyor, haklı haksıza karışıyor.
Yıllar önce “Eşit iş, eşit ücret, daha iyi koşullarda çalışmak!” için çıkılan grev, yıllar sonra da hala aynı sorunların devam ettiğini gözler önüne seriyorsa ve böyle bir günün kaygılarını taşıyıp çözüm önerileri üzerinde konuşmak dururken anlamsız kutlamalar yapılıyorsa mesele çoktan başka bir boyuta evrilmiş demektir. Oysa kutlanacak onca özel günlerimiz dururken; kadına şiddetin, tacizin, kadın cinayetlerinin ayyuka çıktığı bir zamanda, gerçek anlamıyla bağdaşmayan bir konuda kutlama yapmanın anlamı da nedir?