MODERN ZAMANLARIN DEDİKODUCULARI

KİLİM GAZETESİ, BADEN-WÜRTTEMBERG, ŞUBAT 2022

“Her lafa verecek bir cevabım var… Lakin bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye!” Kimine göre Mevlana’ya ait olduğu söylenen kimine göre Mevlana’nın felsefesine hiç uymayan bir söz olduğu ve ona ait olmadığı (Mevlana Araştırmaları Derneği Kırklareli üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatı bölüm Başkanı Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu) iddia edilen bu sözün gerçekten kime ait olduğunu tartışmak değil elbet niyetim. Benim merakım, ister Mevlana olsun ister başka bir söz üstadı bu devirde yaşasalardı dünyanın dönüştüğü bu yeni düzende hangi sözleri sarf edeceklerine dair.

Zira dünyadan ziyade, giderek sanal bir mecrada yaşayan insanlığın evrildiği bu yeni hayat düzeninde artık ne lafı söyleyeni ne de kıyafetin içindekini görebiliyoruz gözlerimizle. İnternet icat oldu mertlik bozuldu tabir yerindeyse. (Teşbihte hata olmazmış!)

Bu sözlerimden internete karşı olduğum falan düşünülmesin. Sınırsız bilgi kaynağından en çok yararlanan kişilerden biriyim belki ben de. Sorun sosyal paylaşımların yapıldığı kişisel hesaplar noktasında başlıyor bana göre. Tüm mesele, bir resim ve bir isimden ibaret olan o sahte yüzlerin cirit attığı hesaplarda!

Şöyle bir dönüp bakın isterseniz ağzı olan konuşuyor pardon, yazıyor o mecralarda! Sanırsınız herkes ordinaryüs profesör, herkes her konunun bilirkişisi! Birilerinin oluşturduğu sahte gündemlerde herkesin harcayacak o kadar çok zamanı, söyleyecek o kadar çok sözü var ki. Saatlerce sanal platformlarda, sahte kimliklerle, sahte yüzlerle yorum yazmaya, görüş paylaşmaya, hiç tanımadığı insanlar hakkında söz söylemeye, yazılanları üzerlerine alınıp cevap yetiştirmeye çalışanlarla doldu etrafımız. Başlar önde, küçücük bir ekrana kilitlenmiş başkalarının sorunlarına, üstelik merhem olmak yerine benzin döküp yangına körükle giden, kaostan beslenen bir insanlık!

Modern zamanların dedikoducuları bunlar. Eskiden mahalle içinde işi olmayan, boş konuşup oradan oraya laf taşıyan insanların yaptıklarının dijital platformlara taşınmış hali!

Yine bakarsanız aynı şekilde o zamanlarda da olduğu gibi konuşulan konuların bir fındıkkabuğunu doldurmayacak cinsten olduğunu görürsünüz. Belki biraz daha ulusal ya da küresel boyuta taşınmış hali… Kim, kiminle nerede ne yapmış, nasıl yapmış, niye yapmış, yapmasaymış, öyle değil böyle olsaymış…

Hele bir de okumaktan nasibini alamamış insanların, oradan buradan kopyalayıp yapıştırdıkları cümleleri paylaşarak yani elin taşıyla elin kuşunu vurmaya çalışarak sahte itibarlar yakalama peşine düştükleri, kendi düşüncelerini ifade edebilecek bir cümle kuramadıklarının acziyetini bile göremediklerini düşünürsek… Tıpkı delilerin deli olduğunu bilmediği gibi cahillerin de cehaletlerini göremeyip aksine aldığı beğenilerle egosunu şişirdiği mecralarda; ilimin, bilimin, kültürün ve sanatın eridiği, liyakatin ve erdemin yok olmaya yüz tuttuğu şu zamanda ben söyleyecek bir söz bulamıyorum.

Elbette faydalı paylaşımlarla insanları aydınlatan, gerçek olayları ve gerçek gündemleri paylaşan olumlu şeyler için kafa yoran, söz söyleyen insanlar da yok değil bu âlemde ama işte o başta söylediğim sözde olduğu gibi ne lafı söyleyeni ne kıyafetin içindekini görebiliyoruz. Kimin gerçek kimin sahte olduğunu bilmediğimiz bir sanal dünyaya düşmüşken:

Bir sosyal medya adına bakarım, bir de gerçekliğine hesabın. Hesabındaki kimliği gerçekse ve gerçekten işinin ehliyse itibar ederim o şahsa, lakin ondan bile gerçekten emin olabilir miyim bilemiyorum.

Ben düşünedurayım, siz kalın sağlıcakla…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir