NİCE İNSANLAR GÖRDÜM…

Kranton, bir masalında: zenginliği, şehveti, erdemi Olimpiyat Oyunları’na çıkarır. Hepsi de altın elmayı almak isterler.

Zenginlik der ki: ‘’ En yüksek iyi benim. Çünkü iyi olan her şey benim için satın alınır.’’

Şehvet de :‘’Elma benimdir” der. “Çünkü zenginlik sadece beni elde etmek için istenir.’’

Sağlık, onsuz hiçbir zevk olmadığını, zenginliğin de faydasız olduğunu temin eder.

Sonunda Erdem kendisinin ötekilerin üçünden de üstün olduğunu anlatır. “Çünkü insan, doğru hareket etmezse altınla, zevklerle, sağlıkla kendini pek kötü bir duruma düşürebilir.”

Altın elmayı ERDEM kazanır.

Kıssadan hisse; demek ki zenginlik, mal mülk, şöhret hatta her şeyin başı dediğimiz sağlık bile erdemin yanında hükümsüz kalıyor.

İ.Ö. III. yy da yaşamış eski Eflatun Okulu filozoflarından Kranton’un, insanlara daha o yüz yılda bile erdemin önemini anlatmaya çalıştığı düşünüldüğünde bugün hâlâ yüzyıllardır vakıf olunamayan bu önemli özelliğin anlaşılmamış olması gerçekten de çok vahim bir tablodur. Çünkü bu, yaklaşık 24 yüzyıldır insanların hâlâ erdemli olmayı ve bunun önemini öğrenemedikleri anlamına gelir…

Yaratılış amaçlarına uygun davranışlardan yoksun bir hayat, insan olmanın temel ilkelerinden biri olan erdemli bir insan olmaktan da uzaklaştırır bizi. Kuşkusuz erdemli olmayan insanlar hem topluma hem çevresine hem de kendisine zarar verir.

Ailesinden ve yaşadığı çevreden etkilenen birey, zaman içinde kendi kişiliğini oluştururken şüphesiz ki bu çevresel faktörlerden etkilenir. Bu nedenle çevrede bulunan olumsuz örnekler nedeniyle istenmeyen davranışlar geliştiren bir kişi, zaman içinde aklını ve mantığını kullanarak yeniden olumlu bir değişim ve dönüşüm içerisine girebilir. Bu tamamen kişinin kendi elinde olan bir özelliktir.

Düzgün kişilik; insan olmanın temel özelliklerini algılayıp bunu uygulayabilmekle alakalıdır. İşin felsefi boyutu, toplumsal boyutu, dini boyutu incelendiğinde aslında hep aynı noktaya ulaşıldığı gerçeğinden hareketle İmam-ı Gazali hazretlerinin dört kısma ayırdığı insanların özelliklerine bakmak istedim:

1- Yiyip içmek ve zevk etmekten başka bir şey bilmeyenler.

2- Şiddet, zulüm ile hareket edenler.

3- Hile ile etrafındakileri aldatanlar.

4- Güzel ahlak sahibi olan, gerçek Müslümanlar.

İşte buradaki 4. Madde güzel ahlaklı ifadesinde erdem sahibi olan inançlı insanları tarif ediyor aslında. 1.2.3. maddeler de Kranton’un masalında yer alan şehvet, sağlık ve zenginlik maddesinin bir başka varyasyonu gibi. Ama sonuç hep aynı noktada birleşiyor.

Peki ama bu üç maddenin iyi olmadığını bile bile neden o zaman insanlar iyiyi seçmek yerine kötü olanları seçiyor?

İşte tüm bunlar kanaatimce; cehaletin, bilgisizliğin, kişiliği gelişmemiş, kendini iyi yetiştirememiş, nefsini terbiye edememiş , göründüğü gibi olmayan içi boş insanların giderek çoğalması yüzünden.

Çünkü artık;

Ne dindar geçinenler dini doğru bilip uyguluyor; ne entelektüel görünenler bilgili, kültürlü bir insana yaraşır şekilde davranıyor.

Cübbe giyen, takke takan kendini dindar, boynuna fular dolayan entelektüelim zannediyor.

Son söz onlara Mevlana Celaleddin Rumi’den:

Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok

Nice elbiseler gördüm içinde insan yok!

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir