ÖĞRETMEN

On binlerce öğretmen atanmayı bekliyor, hatta beklerken memuriyete girme yaşını geçiren öğretmenler var. Hatta hatta beklerken artık bunalıma girip intihar eden bir sürü genç insan… Öğretmen adayı demek istemiyorum. Zira bana göre; üniversitenin ilgili bölümünden mezun kişi o işin adayı değil bizatihi o işin eğitimli mensubudur. Ha, bu kişilere acemi öğretmen, stajyer öğretmen gibi isimler verebilirsiniz ama artık aday demeyin lütfen…

Kişi yolunu belirlemiş ve o konunun eğitimini almışsa o işe hazır demektir. Öyle olmalıdır, çünkü bu dünya literatüründe de böyledir. Biz, sınavlar cenneti bir ülke olarak ne yazık ki mezunlarımıza güvenmeyip yeniden sınavlara alıyoruz onları. Eğitim aldıkları süre içerisindeki sınavları geçmiş olmaları bir önem arz etmiyor; çünkü tek bir sınavla karar verme gibi bir yeteneğe sahibiz . Koca koca eleklerden eleye eleye geçirdiğimiz mezunları, nasıl o üniversitelerden mezun olduklarını hiç sorgulamadan, bir sınavdan diğerine yönlendiriyoruz. Sonra da ruh sağlığı yerinde insanlar görmek istiyoruz!…

Yıllarca bu sorunların farklı varyasyonlarını yaşadık. Bizim dönemimizde ziraat mühendisleri fazlalığı vardı. Elinizi sallasanız neredeyse ziraat mühendisine çarpıyordunuz. Hani tarım ülkesiydik ya bir zamanlar… sanırım o yüzden !… Ama sonra hızla kaybolan bu özelliğimiz nedeniyle elde kalan mühendis arkadaşlarımıza “Gelin, siz öğretmen olun!” dediler.

Bizler, lise öğretmeni olarak birinci sınıfa okuma yazma öğretmenin mantığını bulamamaktan çekinirken (hem o seviyeye inmek hem de okuma yazma öğretmek), hiç eğitim pedagojisi görmeyen arkadaşlarımız hızla sınıflara girdiler ve ilkokul öğretmenliğine başladılar… İçlerinde yetenekli olup kendini çabuk adapte ederek iyi yapanlar olmuştur belki ama onlarca, yüzlerce belki binlerce öğrenciyi ziyan eden de… Amaç iş yapmaksa yapıyorlardı…

Ama mesele bu değildi. Mesele işi, işin ehlinin yapmıyor olmasıydı. Sonra mektupla öğretmenlik eğitimi alanlar oldu bir dönem. Liselerimiz de de böyle öğretmenlerin çalıştığına tanık olduk meslek hayatımızda. Ama nasıl öğretmenlik yaptıklarını da çok iyi gördük!… Yazık oldu onlardan eğitim alan çocuklarımıza… Oysa şimdi de üniversite mezunu, eğitimli öğretmenler, mesleklerini yapabilmek için çırpınıyor…

Her meslek önemlidir ama ucunda “insan” olan meslekler daha çok önemlidir. Bir ülkenin temelini eğitim atar. Eğitimli, kültürlü, bilgili insan yetiştirmek öyle sıradan bir iş de değildir. Bu mesleği yapacak olanlar gerçekten iyi seçilmeli ve seçildikten sonra da iyi eğitilmelidir. Yapılacak sınavlar üniversite eğitimi sırasında ve mezun edilirken yapılmalı ve o unvanı hak edene öğretmenlik unvanı verilmelidir. Verdikten sonra da ABCD… sınavlarına öğretmenlik unvanını hak etmiş birileri sokulmamalıdır. Zira hak edeni mezun ettiğiniz bu kurumlara güven de esas olmalıdır.

Mezun olan, eğitimli, donanımlı insanlar derhal sahada görev almalıdır. Evet, kesinlikle tecrübe de önem arz ettiğinden stajyer öğretmen olarak, yıllarını bu işe vermiş öğretmenlerin yanında başlamaları daha da iyi olacaktır ama hepsi bu…

Senelik yaklaşık öğretmen ihtiyacı belirlenmeli buna göre kotalar konmalı ve ihtiyaca göre belirlenen bu sayılar doğrultusunda üniversitelere öğretmen adayı alımı yapılmalı. Ve üniversitelerin diğer bölümleri için de hangi meslek grubunda ne kadar ortalama ihtiyaç varsa sayılar azaltılıp artırılmalı belki. Böylece ihtiyaç hâsıl olmayan meslekler için insanların eğitim almaları ve sonrasında işsizler ordusuna katılmaları engellenmeli. Ülkede, ihtiyaç duyulan mesleklere yönelik eğitim alanlar da eğitimini aldıkları meslekleri yapmalı.

Eğitimli insanlara susamış bir ülke olarak; öğretmenlerimize hak ettikleri değeri de verelim lütfen…

Tüm öğretmenlerimize saygılarımla…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir