OLMAYA DEVLET CİHANDA BİR NEFES SIHHAT GİBİ

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

  Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”

                                                      Kanuni Sultan Süleyman

(Halk içinde devletten daha itibarlı bir şey yoktur

Dünyada sıhhatli bir nefes gibi mutluluk yoktur.)

 

Ne yazık ki kıymeti en az bilinen şeylerin başında geliyor sağlık. Kredi kartı gibi kullanıyoruz sağlığımızı. Bize sunulan bakiyeyi bir lütufmuşçasına harcıyor, ardından tükenen krediyi yeniden yerine koymaya çabalıyoruz ama ne yazık öde öde bitmiyor tüketilen kredi. Ya sonra? …

Hani “Allah hastaneye düşürmesin ama hastanesiz de bırakmasın!” derler ya ne kadar doğru… Zira ağzına kadar dolu hastanelerde şifa bekleyen onca hasta ve onlara hizmet vermeye çalışan doktorların durumu gerçekten kaygı verici… Hani empati yaparak hem hasta hem doktor gözüyle bakmaya çalışınca, Nasrettin Hoca’nın fıkrasında olduğu gibi “Sen de haklısın, sen de haklısın!” demek geliyor insanın içinden. O halde mağdur olan onca hasta ve hizmet sunan canla başla çalışan bunca doktora rağmen hâlâ sıkıntı varsa; başka bir yerde içten içe kanayan bir yara var demektir.

 Ağzına kadar dolu hastanelerde, tıp fakültelerinde (Özel hastaneleri tenzih ederek.) kaybettikleri sağlıklarına kavuşmak için şifa bekleyen onlarca, yüzlerce belki de daha fazla hasta en acil şartlarda tam bir tedaviye, en iyi şartlarda bir aylık bir süre içinde kavuşabiliyor maalesef. O süre içinde canlar, Allah’a emanet. Hastalar; ya vadesini doldurup âlemi berzaha geçiş yapıyorlar ya da dünyada göreceği gün varsa hayatlarını kader çizgileri doğrultusunca sürdürmeye devam ediyorlar.

Şaka gibi gelen bu ifadeleri ciddiye almak gerek, zira şaka falan değil bahse şayan konu. Tam bir teşhis için gereken röntgen, ultrason, MR gibi bazı tetkik yöntemlerinde ciddi yığılmalar olduğunu ve ortalama bir aylık bir süreç için randevu alan hastaları ya görmüş ya duymuş ya da bizzat yaşamak suretiyle tecrübe etmişsinizdir mutlaka. Sağlık alanında bu kadar mezun işsiz beklerken, dünya çapında ve ülkemizde teknolojiye erişmek bu kadar kolay iken alınabilecek en basit önlemlerin bile çözüm olabileceği bu konulara harcamalar yapmak gerekirken ve de şartlar tüm bunlar için müsait olabilecekken neden hâlâ bir şeyler yapılamıyor?

Yaşanan sıkıntılar ve çözümleri herkesin malumu olduğu halde neden bunca insan hayatının riske edilerek tedaviler uygulanmaya çalışıldığını merak ediyorum. Bir hasta düşünün ki durumu net olarak izlenebildiğinde, teşhis edilerek tedavi edildiği takdirde, erken teşhisle hayatı kurtulabilecekken; teşhis için sıra beklemek zorunda kaldığından hayatını kaybedebiliyor. Şu an hiç abartmadan, sağlık sektöründeki durumumuz ne yazık ki bu diyebilirim. Bu, elbette ki doktorlarımızın sorunu değil. Bu, sağlıkla ilgili bu kararı alan, bu işleyişi sağlayan üst kurumların tasarrufunda olan bir sorun. Ve göz ardı edilemeyecek, acil eylem planı geliştirilmesi gereken, bedeli insan hayatı kadar ciddi olan bir sorun.

Bazı şeylerin telafisi mümkündür hayatta ama insanla ilgili eğitim ve sağlık gibi konular hata kabul etmeyen en önemli konu başlıklarıdır tüm insanlar için. Bu nedenle yöneticilerin bu alanda çok daha bilinçli, sorun çözücü insanlar olması gerekir.

 Sıhhat dolu yaşamlar temennisiyle…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir