OLURSA ?!..

Bu yoğun siyasetten, hiç bitmeyen tartışmalardan, her gün yeni bir olayı düşünmekten yorulduk artık. Huzur istiyoruz, istikrar istiyoruz; dert, tasa özellikle de evlatlarımız için gelecek kaygısı taşımak istemiyoruz…

İnsanlar, evlerinde kendi dertlerini unutup başkalarının kavgalarına ortak olup onlarla ağlayıp onlarla güler oldu. Çoluğundan çocuğundan bihaber vatandaş, kendi hallerine üzülmesi gerekenler, asgari ücretle hayat mücadelesi verenler, kendi dertlerini unutup başkalarına acıyıp üzülmeye; ahlamaya, vahlamaya başladı.

Hatta öyle trajikomik sahneler yaşıyoruz ki bir eli yağda bir eli balda olan show dünyasındaki insanların televizyonlarda ağlayıp sızlayıp kendilerini, çocuğunun adını kullanarak, acındırmalarından etkilenip cebimizden çaldıkları para yüzünden suçlu oldukları halde, onlara da ağlar olduk.

Bu tablo, yıllar önce hüznünün sebebini kendinin dışında, umumi ahvalle izah eden bir toplum adamının; Namık Kemal’in haykırışını getirdi aklıma:

 “Bais-i şekvâ bize hüzn-ü umumidir Kemal

  Kendi derdi gönlümün billah gelmez yâdıma”

Siz de “Bizim şikâyetimiz toplumun şikâyetidir yoksa kendi derdimiz aklımıza bile gelmez” diyorsanız toplumun sesine, vicdanınızın sesine kulak vermeniz gerekiyor. Ortalıkta dolaşıp yalandan ağlayıp sızlayan sonra da cebinizdeki parayı sessizce yürüten insanlara acıyacak kadar lüksü olmayan bir millet olduğumuzu düşünüyorum çünkü.

Acıma duygusu tavan yapmış bir milletiz. Duygu sömürüsüne en çabuk kanan insanlar bizde olsak gerek… Sokakta her gün köşe başında dilenen adamın aslında bizden zengin olduğunu bile bile ona gidip para verecek kadar duygularının esiri olmuş bir milletiz.

Gidin Avrupa’ya bakın… Dilenci yok demeyeceğim, var…  Ama çoğu Avrupalı değildir dilenenlerin, dışardan gelmiş doğu kökenli insanlardır.

Avrupalının dilenci kültürüne bakışı “Gitsin çalışsın!…” şeklindedir. Çalışamayacak durumda olanlara da sosyal devlet bakıyor, gerekli yardımı da yapıyordur zaten. O yüzden kimse para vermez dilenciye… Ayıptır aslında orda dilencilik…

Önceleri şu Avrupalılar ‘ne duygusuz, ne gaddar’ insanlar derdim ama şimdi durup şöyle olanı biteni alıcı gözle izleyince, adamlar doğru yapıyormuş aslında diyorum. Herkes çalışsın kazansın. Çünkü “Emek olmadan yemek olmaz” Olursa?!…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir