ORMAN KANUNLARI
Ormanda kötü bir dönem yaşanıyormuş; büyüklere, güçlülere yem olan güçsüz hayvanlar iyi saklanıyor, kendilerini çok iyi koruyorlarmış. Bu durum karşısında aslan, ayı ve tilki güçlerini birleştirmeye karar vermişler üçlü ittifak yapınca da bir başkan seçmek gerekmiş ve aslan oy birliği ile başkan ayı ile tilki de eşit başkan yardımcıları olmuş.
Bu idari meseleleri hallettikten sonra avlanmaya çıkmışlar ve örgütlenmenin meyvelerini kısa sürede almışlar. Yardımcıların desteği ile aslan bir yaban eşeği yakalamış. Sonra bir ceylanı kıstırmış olan ayıya yardım etmişler, ceylanı da o yakalanmış oradan aslan ile ayının korkuttuğu bir tavşan tilkinin pençelerinin arasına düşmüş.
Üçü de yüklü olarak ilk buluşma yerlerinde bir araya gelmiş üçünün de neşesi yerindeymiş ama üçünün de karnı açlıktan gurulduyormuş. Avları ortaya koymuşlar ve aslan ayıya dönüp sormuş “Şimdi bunları paylaşma zamanı geldi tabii ki hakka ve hukuka göre paylaşacağız. Söyle bakalım ayı senin fikrin nedir?”
Ayı hemen cevap vermiş; “Durum ortada sayın başkan; yaban eşeği sizin ceylan benim, tavşanda tilkinin…” Aslanın gözünde yıldırımlar çakmış ve bir pençede ayının başını gövdesinden ayırmış sonra tilkiye dönmüş; bu senin arkadaşın haktan hukuktan hiç anlamayan cahilin tekiymiş… Şimdi sen söyle bakalım fikrini!
Tilki sesini biraz titreterek ama tereddütsüz cevap vermiş:
“Sayın başkan hakkın ve hukukun gereğinin ne olduğu ortadadır. Yaban eşeği öğle yemeğinizdir, bunu yedikten sonra biraz dinlenir akşam yemeği olarak ceylanı yersiniz sonra isterseniz tavşanı çerez yapar isterseniz sabah kahvaltısına saklarsınız…”
Aslan bu cevaptan çok hoşlanmış “Aferin sana demiş böyle hakça düşünmeyi, hukuku nerden öğrendin? Tilki cevap vermiş: “Nereden öğreneceğim Sayın Başkan, şu ayının başsız gövdesine baktım o anda hepsi bir çırpıda aklıma geliverdi.” demiş.
İnsanoğlu asırlardır adaletin peşinde koşmuştur, koşmaya da devam etmektedir ve edecektir. Ancak adalet bu küçük fablda olduğu gibi göreceli mi olmalı yoksa adaletin kitabı tek mi olmalıdır? Aslında çağlar boyu yaşanan ve çözüm noktasında sorunlar yaşanan hep bu konu olmuştur.
Oysa düşünen, karar veren, yapan ve yazan insandır. Doğası gereği her insan kendini “Her zaman haklı” ya da “ Daha haklı” görmek ister. “Ben bu konuda haksızım.” Deme erdemini gösteren ne yazık ki çok az insan vardır dünyada.
İşte bu haklılık, haksızlık ikileminde hukuktan söz etmek gerekir. Hukuk, toplumun genel çıkarlarını, fertlerin ortak iyiliğini sağlamak amacıyla hazırlanan ve kamu gücüyle desteklenen kaide, hak ve yasaların tamamıdır. Bir başka deyişle hukuk, adalete yönelmiş toplumsal yaşama düzenidir. Ancak egosunu ve yanlış tavrını yenebilen tarafsız, adil yasa yapıcıları ile kanunları doğru uygulayan ve karar verebilen avukat, savcı ve yargıçlar olursa bu dünyada, hukuk da doğru işler.
Doğrular tektir. Kişiye göre değişen doğrular olmaz, olmamalıdır. Nasıl ki suyun 100 derecede kaynadığı doğru ise bu, bana göre 101 size göre 102 derece olamaz. İşte hukuk ve adalette de bu esas gözetilmeli size ve bana göre değişmemelidir. Zira hukukun temeli toplumun genel çıkarları doğrultusunda işler, o da bellidir… Dünya üzerinde, insanların yaşadığı toplumlarda her geçen gün artarak baş gösteren sorunlar için de aksi bir çözüm olmamalıdır… Zira aslan misali davranışlar orman kanunudur; orman kanunları ise ormanda işler…