Cumhuriyetimizin 97. Yaşı kutlu olsun…
Aynı gemideydi, kalbi aynı aşkla çarpanlar. Karadeniz’in hırçın dalgalarına aldırmaksızın, onunla ufka dikmişlerdi gözlerini. Rengi onun keskin bakışına çalan mavi, masmavi bir güneş parıldıyordu tüm Anadolu’da. Saçları gibi savrulan altın başaklar, rüzgârına kapılmış, sonsuzlukta dalgalanan al bayrağa doğru yol alıyordu. Çünkü ufukta Türkiye Cumhuriyeti bekliyordu.
Türk Milletinin inancına, azmine demir atıyordu büyük bir kararlılıkla Samsun’da. Havza, Amasya, Erzurum, Sivas derken Edirne’den Ardahan’a kenetleniyordu koca bir millet. Karakteri, bağımsızlık olan, yüzyıllardır enginlere sığamayıp taşan insanlar, küllerinden doğan bu vatana aşkını, bağlılığını canı pahasına kanıyla yazıyordu.
Vatan topraklarına atılan imzayı zarfa koyup düşmanlara postalarken Ata’m, yedi düvele duyuruyordu kurulan genç Türkiye Cumhuriyetinin adını. Çünkü o mektubun adres kısmında Türk milletinin azmi, imanı, vatan sevgisi ve inancı yazıyordu. Buradayız, adresimiz Türkiye Cumhuriyeti, diyordu.
Bugün, sarı saçlı, mavi gözlü bir adamın rüyasını yaşıyorsak ve hâlâ aynı düşü düşlüyor, aynı rüyadan uyanmak istemiyorsak ve ebediyen bu rüyada kalmayı arzuluyorsak; bu, bağımsızlığın bize ne çok yakıştığını bildiğimizdendir.
Bugün, yer gök al bayrağımızla donatılıyor, kalpler aynı aşkla çarpıyor, gözlerden süzülen yaşlar koca bir nehir oluyorsa, 80 milyonun birleşen tek yüreğinin gümbürtüsü tüm dünyada işitiliyorsa; bu, cumhuriyeti kuranların emanetinin kutsiyetini hisseden koca bir milletin varlığının göstergesidir.
Çünkü bu millet, bu günlere kolay gelmedi. Cumhuriyetin açtığı özgürlük şemsiyesinin altında 97 yıl önce toplanan bu millet, cumhuriyetin fazilet olduğunu yeni öğrenmedi.
Bugün “Cumhuriyet nedir?” derseniz.
“Cumhuriyet, Samsun’dan doğan güneştir.” derim.
Bugün “Cumhuriyet nedir?” derseniz.
Ülkenin en karanlık günlerinde Anadolu’da yeşeren bir umuttur, derim.
Bugün “Cumhuriyet nedir?” derseniz.
Bir Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğan vatan toprağıdır, derim.
Bugün “Cumhuriyet nedir?” derseniz.
En sevdiği askerlik mesleğinden azledilmiş, idam kararıyla aranan bir adamın, tevkif edilmeyi beklediği günün gecesinde bile yanında bulunan arkadaşına “Yaz dostum, ülkenin yönetim şekli CUMHURİYET olacak. Kadın ve erkek eşit olacak.” diyerek kendinden önce, vatanını, milletini düşünen bir liderin kurduğu en büyük hayalin ta kendisidir derim.
Öyle ki yanındaki arkadaşı “Darılma ama Paşa’m sen de biraz fazla hayal kuruyorsun.” derken inancından bir an bile taviz vermeyip koca bir milleti de inandıran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onunla bu uğurda can cana, yürek yüreğe savaşan aziz Türk Milletidir derim.
Cumhuriyet, dalgalanan al bayraktır, yüreklerdeki özgürlük şarkısıdır, gökyüzünde kanat çırpan kelebek, yeryüzünde cıvıldayan pırıl pırıl çocuklar, aydın gençler, bilim, sanat, edebiyat, dostluk, kardeşlik, barış, huzur, sevgi, aşk… Cumhuriyet, vatandır, millettir, derim.
Tam da dediğin gibi Paşa’m, bizim naçiz vücudumuz elbet bir gün toprak olacak ama Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar daha nice 97 yıllar yaşayacak.
Bugün bedenen aramızdan ayrılmış olsalar da kalben yüreklerimizde yaşayan ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bize bu güzel cumhuriyeti bırakan tüm büyüklerimize saygı, rahmet ve dua ile…
Cumhuriyetimizin 97. Yaşı kutlu olsun!