Senede Bir Gün

Çağlar boyu kutsanmış; yürek isteyen, sevgi isteyen, cefakâr ve vefakâr insanların gönül verdiği meslek öğretmenlik…

Öyle bir meslektir ki o; kocaman bir yürek ister, ister ki sığabilsin tüm öğrencileri… Sınırsız bir özveri ister, gün gelir kendinden çalar, gün gelir ailesinden, hayatından çalar;  evlat gibi, yar gibi öğrencilerini yüreğine sarar. Büyük bir cesaret ister; ki milyonlarca bilgiyi, öğrencilerini kollamak için, cehalet denen amansız düşmanın üzerine salar. Yeri gelir bir anne şefkati ile sarmalar müşfik kollarıyla öğrencilerini, yeri gelir bir baba gibi kollar, gözetir hayata hazırlar. Yol geçmez, kervan geçmez en ücra köşelerde dersini verir, öğretir doğruyu yanlışı; katık eder saygıyı, sevgiyi; görgüye, bilgiye. Ne mutlu erebilen o sevgiye…

Sonbaharın hüznünü kışa salan her kasım ayı olduğu gibi, dökülen sarı yaprakların ardına takılıp giden takvim yapraklarının 24’ü gösterdiği bu günde,  Gazi Mustafa Kemal Atatürk Başöğretmenimiz olurken; bir meşale yaktı serin hazan günlerini ışıtan, aydınlatan. O meşalenin kıvılcımları yıllardan yıllara salarken ateşini 7’den 70’e nice beyinler aydınlandı, nice yürekler nasiplendi cumhuriyetin eğitim neferlerinin çağlayan bilgi şelalesinden. Bir güne değil, binlerce günlere sığmadı coştu, taştı, çağladı…

Nice emekler, nice sevgiler, nice bilgiler yol oldu çağların kapılarını araladı eğitim neferlerinin kara tahta başındaki yazılarından, beyaz yapraklı defterlere; bazen de söz oldu döküldü dillerinden öğrenmeye hazır taze beyinlerin kıvrımlarına yer etti… Nice emektar öğretmenin imbiğinden süzülen bilgileri bir arının çiçekten çiçeğe bal toplaması gibi biriktiren öğrencilerin bir kısmı kovandaki balını kendinden sonrakilere örnek olarak, onların da bal yapabilmesi için sakladı. Bir kısmı da ülkenin kalkınması için başka alanlarda arı gibi çalışmaya başladı. Eğitilmiş nesiller onlar, yüzler binler…. arttı koca bir çığ oldu.

Evde anne babalar, bir tek çocuğun eğitimi için uğraşırken yüzlerce çocuğu eğitti öğretmen. Sadece bilgiyi değil, kültürü, görgüyü, sevgiyi, saygıyı da öğretti. Kolay değildi, sabır, özveri, sevgi ile öfkeden arındırarak benliği eğitmek. Yürümek, arkasında koca bir nesille. Bilgi pınarından her öğrenci kendi testisini dolduracak kadar nasiplenirken, hep daha fazlasını vermek için çırpınan yine öğretmen.

Tarihin her döneminde farklı sorunlara göğüs gererken, öğrencilere hiç belli etmeden sıkıntılarını; görevini, görev olduğu için değil, aşkla bağlı olduğu için yürüten yine öğretmen… Yetiştirdiği öğrencileriyle ebedileşen, bilgisinin ışığını çağlardan çağlara aktaran öğretmen …

Şimdi gel de sığdır 365 günün her saniyesine yayılan bu özveriyi, sevgiyi, bilgiyi, coşkuyu bir güne. Issız, ücra köylerde, canı pahasına öğretme aşkıyla çarpan yürekleri, bayrağımızın dalgalandığı her noktada aynı şevkle öğrencilerini kucaklayan o koca yürekleri, gel de sığdır bir güne. “Kutlu olsun öğretmenim!” yıllara, ömürlere sığmaz emeklerin senede bir gün de olsa kutlu olsun…

Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve ebediyete intikal etmiş öğretmenlerimizi saygı, rahmet, minnetle anıyor, görevleri başında olan tüm öğretmenlerimize her daim mutlu, başarılı güzelliklerle dolu günler diliyorum.

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir