SEVDADAN GEÇME FASLINDAYIZ…

 

Aşkın, hangi surette gönlümüze düştüğünde değil manasını yitirip yitirmediğindeyim ben…

Eksik sayfalar, yarım kalmış hikâyeler, aynı dünyada farklı kafalar…

Aşk böyle bir şey; yalnızlıktan, özlemden, yarım kalandan beslenen bir şeydir aşk… Dikkat edin, en güzel aşk hikâyeleri hep, yoksunluktan, eksiklikten, hasretten beslenmiştir bu güne kadar. Mutlu biten bir aşk hikâyesinin devamını yazmaz hiçbir yazar. Acının, özlemin, çilenin bittiği yere kadardır asıl hikâye.

Mitolojide aşk tanrısı diye tanıdığımız Eros’un en yakın dostlarına bakın: Pothos(özlem) ve Himeros (arzu)’dur. İstenen ama ulaşılamamış olandır… Kim bilir “evlilik aşkı öldürüyor” derken insanlar belki de bu gizli tılsımın nihayete ermesinden kaynaklanan bir durumu özetlemek istiyordur aslında belki de.

Aşk; belki felsefik belki mitolojik belki de çağlar arası, önce tinsel sonra tensel bir yolculuktur. Mitolojik çağdan gelen sevgi ve aşk, orta çağda kabuk değiştirip tinsel bir kisveye bürünürken, oryantalist kültürlerde en lirik halini alır. Modern zamanlarda ise belki daha dramatik ve de hatta daha trajik bir haldedir aşk.

Önce gözlerde beliren, sonra yürekte yeşeren, sonra da dudaktan dökülen akışkan, kabına sığmayan bir şeyken; şimdi katılaştı taş kesti bedenlerde aşk.

Ne mecazî ne beşerî; tüm aşkların maddî boyutlara evrildiği, sevdadan geçme faslında hatta şu sıralar. Gelişine değil, kurgusuna göre yaşanır oldu zira… Göze kestirilen, rahata erdiren kişinin adı oldu aşk…

Aşkın” –i hali” parayı, güzeli, yakışıklıyı bulanda,

Aşkın “–e hali” yata, kata, araba markasına koşanda,

Aşkın “–de hali” Avrupa’da, Amerika’da, uzak doğuda tatil yaptıranda,

Aşkın “–den hali” parasızlıktan, dürüstlükten, kişilikten azade olandayken,

Aşkın yalın haline itibar eden kaldı mı ?

Aşkın hangi halini yazsam bilemedim bugün. İnsanlar, bu sevdadan geçeli çok oldu; belki de bu yüzden düşündüm o kadar.

Aşkı için var olanları mumla ararken,

Aşkına sadık kalanların nesli tükenmek üzereyken,

Aşkında kaybolanlar değil de aşkından gizli, iş çevirenleri, yalanla dolanla aşkın asaletini tüketenleri, bir müsellesin içinde olduğunu fark ettiği halde rahat bir yaşamın sigortası gözüyle baktıkları insanlarla her ne pahasına olursa olsun yaşamayı sürdürenleri görmek değil, bilmek bile kan kaybettiriyor aşka.

Katıksız aşk ve sevginin var olduğu yalın hali yok denecek kadar azaldı aşkın.

Her şey gibi aşk da evrim geçirdi belki. Ne mecazî ne ilahî ne beşerî…  Hiçbir aşk, aşk gibi yaşanmıyor artık. İnsanlar aşkı, metalaştırdığından beri sevdadan geçme faslındayız zira biz.

 

 

 

Paylaşın herkes okusun ;

Yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir