SUÇLU KİM?

                                                

KİLİM GAZETESİ-BADEN WÜRTTEMBERG – ARALIK 2020

Gözümüz hep dışarıyı gördüğünden midir bilinmez, dünyanın en kolay işidir kendi dışımızdakileri suçlamak. İnsanoğlunun en kör noktalarından biridir belki de bu. Öyle ya, kendimize aynadan başka bir yerde bakmayı beceremiyorsak sahte bir yansımanın parlak ışığı gerçekleri görmemize engel olabilir. Belki de gerçek sebebi budur hakikatlerden ırak oluşumuzun.

Gerçeklerin üzerini giydirip olduğundan farklı görünmesini sağlamanın hiç kimseye faydası olmadığını bildiğimiz halde, uydurduğumuz sahteliklere bir süre sonra kendimiz bile inanırız. İşin aslı öyle midir, değil midir; aslında gerçek nedir ne değildir bilmem ama zaten günümüzde gerçekler kimin umurunda ki?  

İnsanlar, inanmak istediklerine inanmaya bu kadar hazır oldukları sürece, karanlıklar gerçeklerin üstünü gölgelemekte zorluk çekmeyecektir eminim. Böylece siz, inanmak istediğiniz yalanların sahte ışığında aydınlandığınızı sanırken, karanlıklara gömülen gerçekler gün yüzüne çıkıp çıkamayacaklarından bihaber, gerçek aydınlanmanın ışığını ve ısısını bir biçimde saklı tutmaya devam edecektir.

Tüm bu girizgâhın sebebi, nihayet bitmekte olan 2020 yılı ile ilgili. Bu takvim yılının bu son yazısında bitmekte olan yıla neden ‘nihayet’ dediğimi açıklamama sanırım gerek yok. Değişen takvimin ilk yaprağını kopardığımız andan itibaren dünyanın yaşadığı kötü olaylar tüm bunlara sebep. Herkes 2020 bitince bütün kötülükler, acılar bitecekmiş gibi nefesini tutmuş 2021’i beklerken ben düşünüyorum, tüm bu kötülüklerin müsebbibi gerçekten 2020 yılı mı diye? Gerçeklerin üstünü örtüp kafamızı deve kuşu gibi toprağa gömüp “Hadi eski yıl git, yenisi iyi şeyler getirsin!” demek gerçekten işimizi çözecek mi?

Siz yukarıda da anlattığım gibi bu sahte yanılsamalara inanmak istiyorsanız ve hatta inanıyorsanız buyurun ama ben aynı kanaatte değilim. Zamanı, takvimi, kaderi, vb. suçlamak işin en kolay yolu çünkü. Oysa işin aslı öyle değil.

Felsefeyle ilgilenenler bilirler, tez olarak ortaya konulan düşüncenin, antitezi olarak olumsuzunu ortaya koymak, senteze ulaşabilmenin ön koşuludur. Ve ancak doğru bir sentez bizi gerçeğe götürebilir.

Yangınların, depremlerin, sel felaketlerinin, uçak kazalarının, ırkçı ve cinsiyetçi saldırıların, kadın cinayetlerinin, üzerimize çöken Covid-19 salgınının ve daha sayamadığım birçok şeyin sebebi sadece 2020 yılı demek ne kadar doğru?

Hayatım boyunca dürüstlükten, doğruluktan yana olmuş birisi olarak ben iğneyi hep önce kendime çuvaldızı başkasına batırmışımdır. İşte yine böyle yaparak düşünüyorum. Allah’ın, biz insanlara bahşetmiş olduğu ve bu yönümüzle bizi tüm canlılardan üstün kıldığı aklımı kullanarak düşünüyorum.

Suçlu kim?

Sonuç, beni tüm kötülüklerin kaynağı olarak insanlara ulaştırıyor. Elbette ki tüm insanlar değil. Ama kötülüklerin yayılması için herkesin kötü olmasına gerek de yok zaten. Bu dünyaya zarar verecek küçük bir miktar kötü insan bile her şeyi alt üst etmeye yetip de artıyor.

Dünyadaki tüm doğallıkları yok eden, savaşları çıkartan, ekolojik sistemi bozan, çoluğa çocuğa, kadına, erkeğe ve hatta hayvanlara zarar veren, insanları birbirine düşüren, malzemeden ve dolayısıyla insanların hayatlarından çalan; tüm güzellikleri, riyakarlığı, bencilliği ve egosu ile yok eden onca insan varken yeryüzünde, onları tespit etmek ve iyileştirmeye çalışmak yerine 2020 yılını suçlayıp işin içinden çıkmak en kolayı olsa gerek. Hatta yazımın başında da belirttiğim gibi kendimize aynanın dışında bakmayı beceremiyor yaptığımız ufak tefek hataları görmezden geliyorsak bizler de o kötüler kervanındayız demek. En basitinden, çöplerimizi yere atıyor, gereksiz su tüketiyor, yaptığımız işin sağlam, kaliteli en iyisi olmasına özen göstermiyorsak, doğrunun dürüstün, iyinin yanında olmuyor, kötülere ve kötülüklere ışık tutuyorsak, onları görmezden geliyorsak, küçücük şeylerin büyüyüp koca bir olumsuzluğa mahal vereceğini düşünmüyorsak bizler de suçluyuz demektir.

Unutmayın, gereken tedbirleri almadan takdiri Allah’a bırakmak tevekkül değildir. Güzel bir hayat yaşamak, yaşadığımız yılları ve yerleri iyileştirmek biz insanların elinde.

Aklın, bilimin, adaletin, hümanizmin, sevginin, saygının ve bunun gibi daha birçok erdemin unutulup; safsatanın, cehaletin, tembelliğin, sorumsuzluğun hüküm sürmesine izin verdiğimiz sürece; içimizdeki kötülüğü yıkayıp arındırmadığımız, ahlaksızlığa, akılsızlığa, bencilliğe, yalana dolana geçit verdiğimiz sürece gelecek yılların iyi olması mümkün mü?

Siz cevabı düşüne dururken ben de yeni takvim yılında vatanımıza, milletimize ve tabii ki tüm dünyaya kötülüklerden arınmış yalnızca iyiliğin, sağlığın ve güzelliğin hüküm süreceği harikulade bir yıl diliyorum.

Esen kalın.

www.humeyrakaya.net

Paylaşın herkes okusun ;

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir