Aşkın, hangi surette gönlümüze düştüğünde değil manasını yitirip yitirmediğindeyim ben… Eksik sayfalar, yarım kalmış hikâyeler, aynı dünyada farklı kafalar… Aşk böyle bir şey; yalnızlıktan, özlemden, yarım kalandan beslenen bir şeydir aşk… Dikkat edin, en güzel aşk hikâyeleri hep, yoksunluktan, eksiklikten, hasretten beslenmiştir bu güne kadar. Mutlu biten bir aşk…
AŞK
Aşkın rengiydi o akşam kadının, üzerine giydiği. Kokusunu, gülün kadife yaprağından, rengini alından almıştı. Biraz okyanusun derin mavisinden, biraz dolunaydan ışıltı çaldı gece mavisi gözlerine. Elbisesinin eteklerini havalandıran kavak yelleri, başak rengi saçlarını savurdu sonra. Yüreğine kanat çırpan narin kelebekler, martıların çığlık çığlığa dansını izlerken, heyecanla gök kubbede çınlayan şarkılar…
BİR DEMİR DAĞI DELİP BOYNUNA ALMAK GİBİDİR AŞIK OLMAK…
Aşiyan-i mürg-i dil zülf-i perişanındadır Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır Çekme damen naz edip üftadelerden vehm kıl Göklere açılmasın eller ki damanındadır Bes ki hicranındadır hasiyyet-i kat’-i hayat Ol hayat ehline hayranem…