• Genel,  Köşe Yazıları

    BİR ELEK MİSALİ…

        İçimizden geçenler ve yaşadıklarımız… Birçoğu belki de birbiriyle hiç tanışmadı. Oysa biz, soyuttan somuta bu iki kavramın derinliğinde gel-gitlerden oluşan dünyalar arasında mekik dokuyoruz yıllardır. Bir ütopya ile distopyanın tam orta yerine kurduğumuz hayatların gölgesinde kalan bu masalsı dünyaları, kayıp kıta Mu’nun akıbetine sürüklerken içimizde, kürek çekiyoruz kurtulmak için düştüğümüz okyanusun derinliklerinden. Oysa hayallerimizin peşine düşüp başlamıştık hayatın çetrefilli yollarındaki yolculuğumuza. Yıllarca, anlatılan masalların mutlu sonla bittiğine kodlanan zihinlerimiz, doğru ve haklı olanın kazandığı öğrenmişti hep. Bu tozpembe dünyadan uyandıran her kimse bizi, Şirinler yerine Gargamel olmayı da o cazip kıldı bize belki. Azman’ın kara tüylerini de o parıltılı gösterdi sanırım, sonunda kaybedeceğini bildiğimiz halde kamaşan gözlerimizin serabına…