• Genel,  Köşe Yazıları

    ÇANAKKALE DESTANI

    Savaşçı bir milletiz biz… Şanlı Türk tarihi böyle yazar bizi… Atalardan dedelere, Orta Asya’dan Anadolu’ya dörtnala geçmiş, Viyana kapılarına dayanmış; kılıç sesleri ile “Allah, Allah…” seslerini göğsünde sindirmiş bir milletiz… Vatan topraklarını, şehit kanlarıyla beslemiş, üzerinde barışı, kardeşliği; dosta düşmana ikram etmiş bir milletiz… Din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet ayırt etmeksizin düşmanı bile dost edinmiş bir milletiz… Vatanı, bayrağı, Kur’an’ı en kutsal sayıp, onlara hürmette hiçbir zaman kusur etmemiş bir milletiz… Peygamberimiz Hz. Muhammed’in bile “Türkler size dokunmadıkça, onlarla sulh içinde geçinin.” dediği bir milletiz… Biz, muhtaç olduğu kudreti damarlarında dolaşan kandan alan Türk milletiyiz… Bundan tam 104 yıl önce, iman ve azimle, Cemal Kutay’ın tabiriyle “ Maddenin ve tekniğin,…

  • Genel,  Köşe Yazıları

    KORKMA, SÖNMEZ BU ŞAFAKLARDA YÜZEN AL SANCAK  

    “İnsanı gördüklerinden ibaret sayma, görmediklerinde ara   İçidir hakikatin resmi dışı sadece bir manzara”                                                                                             Hz. Mevlana Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kurulur. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Adıyamanlı, kimi Gürünlü, kimi Halepli çok sayıda yaralı getirilmektedir… Yararlılardan biri Lapseki’nin Beybaş Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından: “Ölme ihtimalim çok fazla… Ben bir pusula yazdım… Arkadaşıma ulaştırın!…” Tekrar derin nefes alır, defalarca yutkunur: “Ben… Ben köylüm Lapsekili İbrahim onbaşıdan 1 Mecit borç aldıydım… Kendisini göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin!…” “Sen merak etme…

  • Genel,  Köşe Yazıları

    ÇANAKKALE

    Bir 18 Mart’ı daha geride bıraktık… Gözlerimiz yaşlı, yüreğimiz gururla çarparak yad ettik gencecik yaşta kara toprağa düşen vatan sevdalısı yürekleri. Evini, köyünü, yavuklusunu, anasını- babasını, gül kokulu evladını (…) belki de kimsesizliğini geride bırakan; cesur yürekli vatan evlatlarımızı, yeni yetişen yavruları, yaşlılığa adım atarken savaş meydanlarına yürüyen ihtiyar delikanlıları düşledik hem yurdun, hem de dünyanın dört bir yanında… Avrupa’da yaşayan minicik bedenlerde çarpan yüreklerin, Ataları’nı, şehitlerini gözleri nemli, yürekleri buruk, yad etmeleri, telaffuz bile edemedikleri şiirleri okuyup, belki de anlamak isteyip de anlayamadıkları sözcüklerle, tarihe altın harflerle kazınan destansı olayları hissederek vatan sevdasının büyüklüğünü soludular buruk dizelerde,nağmelerde. Sonra anlamaya çalıştılar acaba dünyada başka bir komutan var mıdır askerine “Ben…