• Köşe Yazıları

    BİR LİDER DÜŞÜNÜN

    Bugün 10 Kasım 2024 Bulutlar bir başka bakıyor, rüzgâr bir başka esiyor bugün… Ankara’da yaşadığım yıllardan biliyorum Anıttepe’de esen rüzgârın her 10 Kasım sabahı nasıl estiğini. Hazanın hüznü değil havaya çöken biliyorum, ufka baktığımda matem tutan kara bulutların gözyaşlarını hiç unutamıyorum. Biliyorum; Önce bulutları aralayan kuşlar selam duracak Anıttepe’ye, sonra börtü böcek ne varsa… Askerler başkomutanlarına, Öğretmen ve öğrenciler başöğretmenlerine, Tüm millet Ata’sına, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusuna, ilk Reisicumhuruna… Ankara’da Anıttepe’de, İstanbul’da Dolmabahçe’de, ülkemin tüm caddelerinde, sokaklarında 9’u beş geçe çığlık çığlığa çalacak sirenler. Sanki, bugün aramızdan ayrılmış gibi gözlerde yaş, kalplerde tarifsiz hüzün… BİR LİDER DÜŞÜNÜN; Vefatının ardından geçen bir asra yakın zaman diliminde doğan, büyüyen hatta yaşlanan insanların yüreklerinde…

  • Köşe Yazıları

    İÇİME GÜNEŞ DOĞUYOR!

    Ben olmayı seviyorum! Kendimle olmayı, kendime yetebilmeyi, ayaklarımın üzerine sağlam basabilmeyi, hayata pozitif bakabilmeyi; hayatına dokunduğum insanları rahatsız etmeden yaşayabilmeyi… Hayatımı paylaştığım, hayatlarını benimle paylaşan insanları seviyorum. Bu sevginin içimi ısıttığını bana güç verdiğini biliyorum. Bunun için her gün şükrediyorum. Hayatın, önüme farklı imkânlar kadar farklı engeller de çıkaran, karmaşık ama bir o kadar da büyüleyici bir yolculuk olduğunu biliyorum. Bu yolculuk esnasında uğradığım duraklarda bana eşlik eden yolcuların zaman zaman değiştiğine tanıklık ediyorum. Her durakta inenler de binenler de bir şekilde hayatıma dokunuyor. Biliyorum ki; kendime ait olan bu yolculukta önemli olan şoför koltuğuna oturabilmek! Kendi hayatıma istediğim gibi yön verebilmek, rotayı istediğim yöne çevirebilmek ve hayatıma dâhil olanları,…

  • Çok Okunanlar,  Köşe Yazıları

    FENOMEN

    KİLİM GAZETESİ, BADEN-WÜRTTEMBERG, EKİM 2022 Yüzyıllardır aynı hızla aynı vakarla dönen yaşlı dünyamız, üzerinde gittikçe artan yükle birlikte daha kim bilir kaç yüzyıl dönmeye devam edecek. Bu koca yaşına kadar neler gördü neler geçirdi bizim bildiklerimiz, duyduklarımız dışında bilinmez tabii ama keşke ağzı dili olsa konuşsa da öğrensek demeden geçemiyorum. Konuşsa da bu güne kadar özel hayatın mahremiyetini gözler önüne sermeye, soytarılığa, şaklabanlığa, fütursuz hareketlere, seviyesizliğe, bayağılığa, … (kusura bakmayın bu kelimeleri art arda sıraladığım için) bu kadar pirim verilip, mantığın, bilimin sanatın, edebiyatın, felsefenin… bu kadar hor görülüp, değersizleştirildiği bir dönem olmuş mu,  olmuşsa o dönemin sonu nasıl bir hezimetle bitmiş sormak isterdim. Evet kızgınım… Bu satırları yazmak için…