• Genel,  Köşe Yazıları

    #AZRAİL

    Bu kaçıncı sayfa yırtıp attığım? Kalem, kâğıttan utanıyor; kâğıt, kalemden. Mürekkep, akmak istemiyor kelimelerin üzerine, bunca kanın aktığı yerde. Ellerim titriyor, aklım kabına sığmıyor, bir gidiyor, bir geliyor. Yazdığım her kelime, kifayetsiz, ruhsuz, anlamsız kalıyor. “Allah’ım, sen aklımızı koru!” ama sadece aklımızı değil “Kadınlarımızı, çocuklarımızı, gençlerimizi, yaşlılarımızı, kısacası hepimizi koru!” Siz, kafanızı kaldırıp etrafınıza baktığınızda etrafınızda güvenebileceğiniz hiç kimse görememek, herkesi katil zanlısı bir psikopat olarak görmek nedir bilir misiniz? Hele bir empati yapın ve çevrenize o gözlerle bakın, anlarsınız ne demek istediğimi! Herkes, ekran başında film izler gibi izlediği görüntüleri, kendi başına gelmeyecekmiş gibi izlerse zaten vah halimize! Ki ne yazık ki son zamanlarda durum öyle oldu. Şiddet içerikli…

  • Genel,  Köşe Yazıları

    KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ MASALINDAKİ KURT

    Yazık şu koskoca tarih şeridinde; gücün, şişkin cüzdanların ve şişkin egoların rant yaptığı; bilginin, görgünün, asaletin, adaletin ve ahlakın, tüm bu içi boş şişkinliklerin arasında havası kaçan bir balon gibi uçarak yere düştüğü bir çağa rast gelmişiz. Oysa güçlülerin bencil tavırlarını, birbirlerine ve takipçilerine gösteriş yaparcasına, umarsızca sergilediği sanal âlem manzaralarında, güçsüzlerin de altta kalmamak için birçok şeyi –müş gibi yapmaya çalıştığı o yalan dünyadan gerçekliğe bir çevrilse başlar, kim bilir nelere tanık olacak o gözler? Yiyecek ekmek bulamayan, içecek suyu olmayan insanlar, tacize uğrayan çocuklar, kadınlar, hırsızlığın, dolandırıcılığın modern görünümler altında meşrulaştırıldığı mecralar, paspallığın, serseriliğin, abuk sabuk hareketlerin alkış topladığı âlemler, kötülerin, kötülüklerin Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki kurt gibi…

  • Genel,  Köşe Yazıları

    NE DERSİNİZ?

    Ölüyoruz… Hava… Su… Dağ… Taş… Toprak ölüyor. Ama en önemlisi, İnsanlığımız ölüyor…! Son günlerde ne kadar duyarsız insanlar haline geldiğimizin siz de farkındasınızdır eminim. Artık hiç kimsenin yüreği titremiyor. Yolda yürürken biri, bir anda yere düşse, eğilip kimse kaldırmıyor. Yanımıza üstü başı perişan bir yoksul yaklaşsa, hırsız mı, terörist mi, in mi cin mi diye sorgularken kaçıp uzaklaşıveriyoruz belki de o garibanın yanından. Toplu ölümler, katliamlar, eylemler… Hepsini ama hepsini  ekranlarımızın başında izlerken “Aman bizden uzak olsun da!…”  mantığıyla düşünüyor, sanki bizim başımıza hiç gelemeyecek bir şey gibi duyarsızca kaçıyoruz tüm bencilliğimizle yaşanan bu hüzünbaz olaylardan. Oysa ateş düştüğü yeri yakıyor. Zaman, mekân, insan ayırt etmeksizin önüne geleni kasıp kavuruyor.…