-
BEN EZELDEN BERİDİR HÜR YAŞADIM, HÜR YAŞARIM
“Allah, bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın!” MEHMET AKİF ERSOY Türk Ordusunun, koca bir milletle yekvücut destan yazdığı yıllardı. 1921 yılında yenilen düşman, daha büyük güçlerle Ankara’ya saldırı hazırlığındaydı. Artık Ankara semalarına, düşmanın top sesleri düşüyordu. İşte gelin, tam o günlerde İstiklal Marşı’mızın doğuşunun o sancılı sürecini ve Mehmet Akif Ersoy’u bize anlatan büyük edebiyat tarihçimiz Nihat Sami Banarlı’dan dinleyelim: “İstiklâl günlerinin büyük ümitsizlik anlarına tesadüf eden bazı geceler, kulaklarında top seslerinin akisleri olduğu halde marşın mısraları üzerinde çalıştığı olurdu. Düşmanla çarpışan ordumuz belki bir bozgun tehlikesi geçiriyordu… Fakat Akif, inanmış adamdır: son ocağı sönmeden zapt edilemeyecek bir Türk vatanına ve son neferi ölmeden bayrağı yırtılamayacak…
-
ALLAH BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLÂL MARŞI YAZDIRMASIN!
İstiklâl Marşı’mız, Türk Milleti’nin mukaddesleri uğruna ettiği yeminin manzum ifadesidir. İstiklâ Marşımız, şanlı tarihimiz, umutla bakmak istediğimiz istikbalimiz ve adını kutsal şehit kanlarıyla en yükseklere yazdığımız bağımsızlık uğruna kaleme alınmış, hepimizin yürekten hissederek iştirak ettiği, çok kıymetli bir misak-ı milli sözleşmesidir. Türk milletinin kaderini değiştiren bir mücadele sonrasında, şeref, haysiyet ve onurunu kutlu kılan kıvancına ve tasasına tercüman olan bir anttır İstiklâl Marşı’mız… Aslında, ülkemizin bütün evlatlarının gönlüne nakşolunmuş, hayal değil gerçek duygularını belleklerde ilk günkü canlılığıyla taze tutan bir destan mahiyetindedir yazılan her dize. Ancak İstiklâl Marşı’mız, sadece hamaset olsun diye yazılmış bir destan değil, Türk Milleti’nin vatanına, milletine, bayrağına olan tutkusuyla yoğrulmuş şehameti dile getiren kutsiyete sahip bir…