-
AMAN DİKKAT!
Edebiyat ve sinemanın birlikteliği sinemanın var oluşu ile birlikte çok konuşulan, oldukça eleştirel bir birliktelik oldu hep! Ancak bu birliktelikte sinemanın, günümüz koşullarına uygun olarak daha hızlı tüketim sağlaması, zamanla sinemayı edebiyatın önünde seyreder duruma getirdi. Bu durum, izleyici kitlenin yükselişini sağlarken okuyucu kitlenin düşüşüne neden oldu ne yazık ki! Yazıma başlarken hem iyi bir izleyici he hem de iyi bir okuyucu olduğumu belirtmek isterim. Ama birini diğerine tercih etmem gerekse kitaplar birincil önceliğim olur her zaman. Düzenli kitap okuma alışkanlığınız yoksa muhtemelen hayatınızda çok şey eksik kalıyordur. Ben o kitapların filmlerini izledim, o kitabı zaten biliyorum demek aynı şey değil. İzlemek ve okumak eylemlerinin vücudumuzda bulduğu karşılık, inanın çok…
-
İZLENİYOR MUYUZ?
KİLİM GAZETESİ, BADEN-WÜRTTEMBERG, HAZİRAN 2021 Gözetim olgusu, insanlığın var olduğu ilk günden beri zaman içinde çeşitli değişikliklere uğrayarak toplum dinamikleriyle birlikte farklı biçimlere dönüşmüş ve hayatımızın en önemli meselelerinden biri olmuştur. Bir hapishane düşünün, ortada bir gözetleme kulesi, içinde bir gözetleyici ve kulenin etrafında arkası görünebilen hücreler olsun. Bu hücreler, kuleden bir ışıkla aydınlatılıyor ve bütün hücreler görünebiliyor olsun. Yani ışığın hücreye vurması ile içerideki siluetler görünebilsin ama hücrelerdeki insanlar hiçbir surette kuledeki kişiyi göremesinler. Bu, gözetleyici, kulede olmasa bile mahkûmların bunu fark edememesi demek. Burada önemli olan hücrelerdeki kişilerin otomatik olarak sürekli gözetlendiklerini düşünerek hal ve hareketlerini ona göre belirliyor hatta kısıtlıyor olmaları, gözetlenmedikleri anda bile kuledeki kişiyi dikkate…
-
PANOPTİKON
Birilerinin sizi sürekli gözetlediğini düşündünüz mü hiç? Peki, attığınız her adımdan haberdar olan bilinmez bir gücün varlığını hissetseniz ne yapardınız? COVİD-19 Salgınından yaklaşık on yıl sonradır. Dünya biraz daha dijitalleşmiş, insanlar daha da bencilleşmiştir. Her şey 2030 yılında Anti-Natalist eylemcilerin bütün dünyada aynı gün gerçekleştirecekleri doğum karşıtı gösteriye, Sağlık Bakanlığının tepkisi sonucu, Ankara Valiliğinin izin vermemesi ile başlar. Tüm engellemelere karşın yine de yapılması planlanan gösteriden bir gün önce, sanal bir gözün kendisini izlediğinden habersiz olan Sağlık Bakanı, attığı bir tweet yüzünden kendi sonunu mu hazırlamıştır? Ya sonra işlenen cinayetler? Cabbar Başkomiser, Ankara’dan Berlin’e uzanan bir maceranın içinde, atılan her adımdan haberdar olan büyük güce karşı, Ankara Emniyeti Cinayet Büro…