UYUM SEMİNERİ

Yurt dışına resmi görevle gönderilen insanları devletimiz, önce bir uyum seminerine gönderir. Bu seminerin amacı; yurt dışındaki yaşayışa, kurallara, sosyal hayata dair bilgiler verilmek suretiyle göreve gidecek kişinin görevine başladığı ülkede karşılaşacağa şartlara kolay adapte olmasını sağlamaktır. Buraya kadar her şey çok güzel… Temelde bazı noksanlıklar göze çarpmakla birlikte, güzel bir uygulama. Lakin benim asıl takıldığım nokta görevi tamamlayıp ülkemize geri dönen bu insanlarımızla ilgili. Zira eksik olan en büyük şey, asıl bu insanların ülkemize döndükleri zaman bir uyum seminerine ihtiyaç duyuyor olmalarına karşın, böyle bir seminerin yapılmıyor olması.

Nedeni çok açık ve basit. Özellikle Avrupa ülkelerinde uzun bir süre yaşadıktan sonra insana duyulan saygıyı, insanca yaşamayı, disiplini, kuralları yaşayıp içine sindirmiş bir insanın yeniden karmakarışık bir yaşantının içine dalması, kendisi kurallara uymaya çalışırken sırf kurallara uyduğu için her tür kötü söz ve muameleyle karşı karşıya gelmesi, trafikte, bankada, markette sıra beklemek yerine birbirinin önüne atlayarak geçip sonra da kendini haklı çıkaran insanları anlamaya çalışması, gece yarısı bile güvenle dolaştığı sokaklar yerine gündüz bile cüzdanını, çantasını koruyarak dolaşması ciddi bir uyum sorununu ortaya çıkarmaktadır.

Aslında, bugün ileri demokrasi paketlerinin hazırlandığı siyasi arenamızda işittiğimiz bu “ileri demokrasi” kelimesini ben Avrupa’da hiç duymadım. Dünya siyasetinde demokrasi, tek bir tanım altında toplanmıştır. O tanımın gerekleri ne ise harfiyen uygulanmışsa bu demokrasidir. Bu nedenle demokrasinin ilerisi gerisi aranmamalıdır kanaatimce. Demokrasi tektir ve tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir.

Ha evet, demokratik ortamlarda insanlara sunulan hizmetler geliştirilebilir. Demokrasinin oluşmasını sağlayan, gelişmesini amaçlayan pek çok siyasi sistemde bu vardır. Siyasi kurumlar arasındaki ilişkiyi sağlayarak demokrasinin gelişmesine katkıda bulunan parlamento, siyasi partiler, anayasa, sivil toplum örgütleri ve kolluk kuvvetleri her daim halka daha iyi imkânlar sunmak için gayret gösterebilir. Göstermelidir de… Ama yapılan tüm hizmetler demokrasidir. Sadece demokrasi…Hepsinin hedefi de ortak bir paydada buluşturulan halkın hak ve özgürlüklerini korumak, insanca yaşamlarını sağlamaktır.

Oysa sokakta dolaşan insanlarımızın yüz ifadelerini incelediğinizde demokrasinin izlerine ne yazık ki pek tanık olamıyorsunuz. Hani demokratik ülkelerdeki insanların kendilerinden emin, sükûnlu hallerini düşününce bizim insanlarımızın yüzlerindeki ifadelerden ne kadar tedirgin ve gergin olduklarını hissetmeniz mümkün. Sürekli bir yay misali gergin olan insanların birbirlerine olan tahammülleri neredeyse hiç yok denecek düzeyde. Birine dokunsanız, eskiden bin ah işitirdiniz, şimdi infilak edecek bir bomba gibi herkes. Karşısındakinin en ufak bir hatasını tolere edecek kimse yok etrafımızda. Herkes birbirinin açığını arar durumda. Yapılan hatalar karşısında gösterilen reaksiyonlar inanılmayacak seviyede.

Dün güler yüzle eşiyle çocuklarıyla fotoğrafta gülümseyen baba, bugün elinde silahı tüm ailesini ve kendisini yok edebilecek durumda. Tecavüz, her tür sapkınlık, hırsızlık, uğursuzluk normal; mağdur olan suçlu, asıl suçlu masum konumunda… Aç açık, dilenen, fakir fukara hat safhada -üstelik bir de Suriyeli dilenciler eklenmişken bu gruba- halkın psikolojisi yerlerde…

Şimdi soruyorum size sükunet içinde, sakin bir hayata alışan; saygı, sevgi, hoşgörü ortamından çıkıp vatanına gelen insanlarımıza da bir uyum semineri istemekte haksız mıyım?…

Paylaşın herkes okusun ;

Bir yorum

  • Anonim

    Huzura, sükunete ve hoşgörüye alışan insanları mı yoksa karlombole yaşayan insanlara ve topluma bu tür kargaşayı demokrasi kılıfıyla sunanlara mı uyum semineri lazım!

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir