Yeni Yıl

Sene midir devreden, yoksa hayatlarımızdaki bakiyelerden mi alıp götürür yıllar? Hayat takvimimizin yapraklarından kopan her bir sayfa, bir bir uçup giderken, yeni yeni yaşanmışlıklarla tarih hanesine bir daha eklenerek devreder yıllar.  Hesaplarımızda kalan bakiyeyi bilmeden, umarsızca harcamaya devam ederiz, müsrif bir çocuğun, belki de ne yaptığını bilmez edasıyla, farkına bile varmadan su gibi akıp geçiverir zaman.

Boşa harcanan her saniyenin kıymetini bilmeden dakikalar, saatleri; saatler günleri; günler, haftaları; haftalar, ayları; aylar yılları devreder ve biz de kutlarız bir seneyi daha bitirmenin hazzına vararak senenin son gününü de tüketmenin zaferini, savaş kazanmış bir komutan edasıyla.

Geçen kötü günleri ardımızda bırakarak, güzel günlerin devam etmesi ümidiyle, yeni beklentiler yazarız açılan ajandanın ilk sayfasına, yeni yılın tarihi itibariyle. Güzel hayaller kurarız, yeni umutlar besleriz, yepyeni, bilinmezliklere gebe bir seneyi, ağrısız sancısız geçirmeyi ümit ederek.

Ne güzel şey mutlu olmak, yeni başlangıçlara “Merhaba!” diyebilmek. Gülen bir çehre, umut dolu yarınlar ve tozpembe hayaller… Keşke hep çocuk kalabilsek!.. Ya da hep bir çocuk gibi bakabilsek baş döndürücü hızla dönen dünyaya… Ya da biraz romantik, biraz sürrealist biraz da vurdumduymaz olabilsek, realitelerle örülü dünyamızda. Keşke dünyanın dönen hızına yetişip “ Heyy!.. ya dur, ya da bizim de dönmemize izin ver aynı hızda !” diyebilsek başımızı döndüren yaşlı dünyaya.

Kâinatın derinliklerinden seslenebilsek ellerimizi çırparak, korkma sana zarar vermeyeceğiz dünya kardeş, ozonun delinmesine müsaade etmeyeceğiz, yeşili yok etmeyeceğiz, havayı kirletmeyeceğiz… Sana sonuna kadar sahip çıkacağız, yaşlanmana izin vermeyeceğiz diyebilsek, aslında dünya ile birlikte kendimize de iyilik yaptığımızın farkında olarak.

Dünyanın yaşlanmasına izin vermeyerek, tüm güzelliklerin baki kalması mücadelesi vereceğiz, her geçen seneye inat, her saniyenin değerini bilerek ziyan etmeden, dolu dolu yaşamanın kıymetine vakıf olarak. Savaşlara son vererek, sevgiyle, iyi olan güzel olan ne varsa yükleyerek zamanın sırtına, kötülükleri, felaketleri el birliği ile göğüsleyip def ederek. Biz birlikteyiz, el eleyiz hiçbir güçlük bizi yıldıramaz deyip yekvücut kardeşçe yaşayacak insan toplumları oluşturarak.

Din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın, tüm insanlığın gayesi aynı değil midir dünyada? O halde nedir bu sürtüşme, neyin mücadelesidir bu? Herkesin kardeşçe yaşadığı, dostluğun, sevginin hüküm sürdüğü bir dünyayı yeni yılda karşılamak varken neden sadece iyilikleri dileyerek, umarak ama gerçeğe dönüştüremeden yaşıyoruz?

Benim dileğim; geçen zamanın tüm dünya inanları için aynı hızda ve yönde olduğunu bilerek, dünyanın ve zamanın hiçbirimize tolerans göstermeyeceğini bir an önce görerek, gelecekte yaşanabilir bir dünya için 2012’de; aklı başında, hırstan ve bencillikten arınmış, dostluğun ve kardeşliğin el ele, kol kola hüküm süreceği, keşiflerin ve buluşların dünya barışı ve kardeşliği adına değer kazanacağı bir yıl olsun.

Dilerim; içimizdeki tüm enerjilerin, beklentilerin gerçek, sağlığımızın, sıhhatimizin tam, mutluluk ve huzurumuzun daim, kazançlarımızın bol olacağı, barış ve kardeşliğin dünyayı kuşatacağı bir yıla hep birlikte, dünyanın her neresinde olursak olalım “MERHABA!” diyebiliriz.

Paylaşın herkes okusun ;

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir